1. HABERLER

  2. KARİYER/ATAMA

  3. Elektrik Mühendisi kadınlar: İstanbul Sözleşmesi Yaşatır

Elektrik Mühendisi kadınlar: İstanbul Sözleşmesi Yaşatır

Elektrik Mühendisleri Odası Kadın Komisyonu İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıktı: İstanbul Sözleşmesi kadınların yaşam hakkının güvencesidir ve tartışmaya açılamaz.

Elektrik Mühendisi kadınlar: İstanbul Sözleşmesi Yaşatır

Enerji Günlüğü - Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Kadın Komisyonu İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıktı: İstanbul Sözleşmesi kadınların yaşam hakkının güvencesidir ve tartışmaya açılamaz.

Kadın cinayetlerine ve kadın cinayetlerini önlemeyi amaçlayan İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçilmesini talep edenlere tepki olarak sosyal medyada başlayan ve geniş bir taban bulan ‘İstanbul Sözleşmesi Yaşatır’ kampanyasına elektrik mühendisi kadınlar da katıldı. Elektrik Mühendisleri Odası Kadın Komisyonu’ndan yapılan açıklamada, kadına yönelik şiddet konusunda bağlayıcılığa sahip ilk uluslararası sözleşme olduğu vurgulanan İstanbul Sözleşmesi’nin bir süredir hükümetin, ona yakın kesimlerin ve bazı medya organlarının hedefi haline geldiğine dikkat çekildi. 2011 yılında İstanbul`da imzalandığı için İstanbul Sözleşmesi olarak anılan sözleşmenin tam adının “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olduğuna işaret edilen açıklamada 1 Ağustos 2014`te yürürlüğe giren anlaşmanın ilk imzacısının da Türkiye olduğu vurgulandı. 

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEYİ AMAÇLAR? 

EMO Kadın Komisyonu’nun açıklamasında İstanbul Sözleşmesi’nin 5 temel amacı şöyle sıralandı: 

1 - Kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak;

2 - Kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirmek, kadınlarla erkekler arasında eşitliği yaygınlaştırmak;

3 - Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin tüm mağdurlarının korunması ve bunlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak;

4 -  Kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırma amacıyla uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmak;

5 - Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin ortadan kaldırılması için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi maksadıyla kuruluşların ve kolluk kuvvetleri birimlerinin birbiriyle etkili bir biçimde işbirliği yapmalarına destek ve yardım sağlamak. 

ŞİDDETİ ÖNLE, MAĞDURU KORU, FAİLİ YARGILA

Açıklamada İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik şiddeti insan hakkı ihlali ve ayrımcılık olarak tanımlayan sözleşmenin taraf devletlere şiddeti önleme, şiddete uğrayanı koruma, şiddetin failini yargılama ve şiddeti önleyecek politikalar geliştirme görevi yüklediğine işaret edildi. EMO Kadın Komisyonu açıklamasında Türkiye’de kadın cinayetlerinin önlenemediği, kadına yönelik şiddetin hız kesmediği ifade edilirken yasaların uygulanmadığı, koruma tedbirleri alınmadığı ya da koruma tedbiri altında kadınların katledilmeye devam ettiği iddialarına yer verildi. 

CİNAYETLER SÜRERKEN NEDEN SÖZLEŞME TARTIŞILIYOR?  

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu`nun yayınladığı rapora göre, 2019 yılında 474 kadın katledildiği, 2020’nin ilk yarısında 155 kadın öldürüldüğüne işaret edilen açıklamada “Her yeni güne yine kadın katliamı haberiyle başlıyoruz. Bir cins-kıyıma doğru giden bu süreci durdurmak için 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve İstanbul Sözleşmesi en önemli yasal güvencelerimiz. Bu yasal düzenlemelere rağmen kadına yönelik şiddet önlenemiyorken ve uygulamaların yetersizliği ortadayken neden sözleşme tartışmaya açılıyor?” denildi. 

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNDEN RAHATSIZLAR

EMO Kadın Komisyonu’nun açıklamasında, bir süredir medya gündemine getiriliş biçimi ile Cumhurbaşkanına sunulan raporun İstanbul Sözleşmesi’ne dair en büyük rahatsızlığın toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı olduğunu ortaya koyduğu savunuldu. Ayrıca sözleşmenin Türkiye’ye dayatıldığı, toplumun örf adet dini değerlerini ortadan kaldırdığı, imzalanırken aslında neyin imzalandığının bilinmediği, aile yapısını bozduğu, boşanmaları arttırdığı, toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının aile kurumunu zayıflattığı, eşcinselliği özendirdiği iddialarının gündeme getirildiği ileri sürüldü. 

OYBİRLİĞİYLE ONAYLANMIŞTI ŞİMDİ NE OLDU? 

İstanbul Sözleşmesi’nin 2011 yılında, bugün sözleşmeyi tartışmaya açan ve o gün de görev başında olan AK Parti hükümetinin ve mecliste yer alan partilerin hepsinin desteği ve oybirliği ile kabul edildiğine dikkat çekildi. İstanbul Sözleşmesi'nin hazırlanmasında ve imzalanmasında Türkiye kadın mücadelesinin büyük emeği bulunduğu ancak şimdi bir grup tarafından hedef haline getirildiği ifade edilirken şu değerlendirmeye yer verildi: 

“İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açmak, kadınların hayır dediği erkekler tarafından katledilmesine göz yummak demektir. Maddelerinde açıkça; kültür, töre, din, gelenek veya sözde ‘namus’ gibi kavramların şiddet eylemine gerekçe olamayacağını belirten bir sözleşmeden, ‘toplumun örf adet geleneğini bozuyor’ diye çıkmak istemek, bu gerekçelerle gerçekleştirilen şiddetin meşru olduğunu savunmak demektir.” 

AİLE İÇİ ŞİDDETİ MEŞRULAŞTIRMAYIN

EMO Kadın Komisyonu’nun açıklamasında İstanbul Sözleşmesi’ne ‘aile yapısını bozuyor’ gerekçesiyle karşı çıkmanın, hane içinde kadının şiddet görmesini meşrulaştırmak anlamına geldiği görüşüne yer verilirken şöyle denildi: 

“Her fırsatta önemi vurgulanan aile kurumunu ayakta tutan dayanağın, kadınların hane içinde şiddete uğramaları halinde ses çıkarmamalarıyla mümkün olacağını savunmaktır. Sözleşmeyi tartışmaya açanlar, toplumsal cinsiyet eşitsizliği eliyle kendilerine sağlanan eril imtiyazlardan ve kadınların üzerinden kurdukları ayrıcalıklı yaşamdan vazgeçmek istemeyenlerdir.”

KADINLARIN YAŞAM HAKKI TARTIŞMAYA AÇILAMAZ

EMO Kadın Komisyonu’nun açıklaması şöyle noktalanıyor:

“Bu ülkede; Katledilen, tecavüze uğrayan, yok sayılan, taciz edilen, şiddet gören, çocuk yaşta evlendirilen, son sözleri "ölmek istemiyorum" olan, kendi kanıyla ‘kurtuldum' yazan kadınlar; cinsel yönelimleri nedeniyle ayrımcılığa uğrayan, homofobik transfobik nefrete ve şiddete maruz kalan LGBTİler; toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle okuyamayan, çalışamayan, düşük ücrete mahkum edilen, hane içinde emeği görülmeyen, hakları gasp edilen milyonlar varken, Onlara diyoruz ki; Eril saltanatınızı ve ataerkil sisteminizi kabul etmiyoruz! Susmuyoruz! Korkmuyoruz! İtaat etmiyoruz! Haklarımızdan da hayatlarımızdan da vazgeçmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi kadınların yaşam hakkının güvencesidir ve tartışmaya açılamaz.” 

Enerji Günlüğü