Değerli Okurlarım,
1991 yılında Ankara`da bir büyük müteahhitlik yerli-yabancı ortak girişim şirketinde çalışıyorum. Bir büyük istanbul firmasına büyük bir termik santral teklifi verdik. Firma kendi mekanına davet etti, son fiyat kontrat müzakeresi yapacağız. Davet geldiğinde Ankara`da dışarda yoğun kar yağıyor, uçaklar kalkmıyor, gece kalmak için İstanbul Pera Palas otelinde rezervasyon yaptık.
Ankara otobüslerinin satış bürolarına sorduk. Otobüsler çalışıyor, Saat 17:00 Ankara İstanbul nonstop sefere bilet aldık. Yoğun kar yağışı altında yolu geçtik. Yanımda buyuk dosya - evrak çantası var. Çok büyük, içinde önemli evraklar var, bagaja vermedim, yukarı elbagajı yerine sığmadı. Hemen ayağımın arkasında duruyor. Yolda genel müdür "Jeffrey Green" ile laflıyoruz, Jeff şöyle dedi,
"İnsan her zaman hata yapar, her zaman yanlıs yapar, kontrolu dışında bir terslik olabilir, önemli olan suçlamak, yakınmak, pişmanlık belirtmek değildir, önemli olan bu yanlışlığın, şansızlığın, hatanın en kısa zamanda düzeltilmesidir. Fast recovery is the key issue."
Yolda bunları konuştuk, otobüs gece 23:00 gibi Taksim`e vardı, Taksim`den aşağı Pera Palas otelinin karşısından geçerken otobüsü durdurup indik. Otele kısa mesafe yürüyerek gideceğiz. Otobüs gitti, bir anda farkettim, evrak çantasını otobüste unutmuşum.
Jeff`e söyledim, kızıp öfkeleneceğine, "Hemen bir taksi bulalım, otobüsü yakalıyalım", dedi. Gece yarısı taksi zor- ama bulduk. Otobusün tahmini parkurunu biliyoruz, Eminönü- Aksaray- Bakırköy derken yarım saatte Ataköy civarında yakaladık, otobüsü durdurup çantayı aldık, ve tekrar otele döndük. Ertesi gün uzun ve yorucu geçen bir müzakereden sonra mukaveleyi imzaladık.
Yani böyle şeyler olur, önemli olan hızla çözüm getirmektir, kaybedersin bulursun, bulamazsan yenilersin, durumdan ders alırsın, tekrarı olmasın diye önlem alırsın, düzeltmek için elinden birşey gelmiyorsa en kötü durumda herşeyi iptal eder, hepsini yenilersin, olur biter, dünyanın sonu değil.
Artık sekiz (8) saatlik kesintinin neden olduğunu az-çok biliyoruz. İletim hatlarında frekans dengelemesi yapılamadı, doğu batı hattı koptu, batıda frekans düştü, doğuda yükseldi, gerekli yükatma ve yükalma yapılamadı.Güneyde sahilde 1200 MWe üretim kapasiteli yeni işletmeye alınmış bir ithal kömür santralinde bir önceki geceden beri giderilemeyen besisuyu pompaları arızası vardı.
Arıza günü sabahı saat 10:36`da tekrarlanan durum, termik santrali tümden kapatmış. Arkasından batıdaki 1034 MWe lık yerli kömür ve 799 MWe doğalgaz santrali frekans düşmesine dayanamamış. Her ikisi de devre dışı olmuş. Teiaş dispercher`leri ve kullandıkları mevcut yazılımlar iletim hatlarına müdahalede geç kalmışlar. Sonrasında ulusal şebeke domino taşı gibi devrilmiş, tüm ülke karanlığa gömülmüş. Kendini korumak isteyen Avrupa ortak havuzu (Entso-E) bizi sistemden atmış, olan olmuş, 8-saatlik kesinti sonrası black-start (devreye giriş) zor yapılabilmiş.
Daha büyük enerji üreten 5,000 MWe`lık nükleer santraller çalışır durumda olsa idi, iletim hatlarımızdaki bu zaafiyet sonrasında durum ne olacaktı? Sistemleri, santralleri nasıl koruyacaktık?
Mevcut iletim hatlarımızda enerji taşıma ve hızlı insiyatif zaafiyeti var. Yükatma ve yükalma konusunda özel mülkiyet santrallerin akçalı hesapları var. Teiaş için personel eğitimi ve yazılım desteği gerekiyor. Böyle bir durum ortaya çıktığında, acil kararları alıp uygulayacak yetkili kadroların korunması kollanması gerekir. Üstlerinde suçlama baskısının olmaması gerekir. Düzeltici kadroların desteklenmesi yerine, işten el çektirilme uygulamasının başladığını gözlüyoruz. Doğru bulmuyoruz. Kızıp öfkelenmek, Teiaş genel müdürünü istifaya zorlamak ne derece doğru? Meydana gelen sekiz (8) saatlik kesinti dünyanın sonu değil, önemli olan ders almak, tekrarını engellemek, öyle değil mi?
e-Posta: halukdireskeneli (at) yahoo.com
YAZARLAR
Haluk DİRESKENELİ
- Elektrik kesintisi dünyanın sonu değil
Önceki ve Sonraki Yazılar