1. YAZARLAR

  2. Sabiha KÖTEK

  3. Doğalgaz ile içme suyu arasında tercih yapmak!
Sabiha KÖTEK

Sabiha KÖTEK

Yazarın Tüm Yazıları >

Doğalgaz ile içme suyu arasında tercih yapmak!

Kayaç gazı ile ilgili son dönemde birbiri peşi sıra kötü haberlere bir yenisi daha eklendi. Yüksek maliyetli, yüksek teknoloji gerektiren ve oldukça riskli kayaç gazı keşif ve üretim sürecinin eskiden seyrek görülen ve fazla dikkat çekmeyen etkileri son dönemde daha sık görülmeye başladı.

Bunlardan biri de, geçtiğimiz hafta ABD’deki en aktif ve önemli kayaç gazı sahalarından biri olan Marcellus sahasına yakın üç evin içme suyuna kayaç gazı çıkarmada kullanılan suya karıştırılan kimyasalların sızmış olması. Sahada kayaç gazı çıkarmak için kullanılan kimyasal bileşimli su, iki kilometreden fazla sızarak içme suyu kuyularına ulaşmış. Bu da bölgedeki üç evin içme suyu musluklarından kimyasallarla köpürmüş süt kıvamında bir su akmasına neden olmuş. Aynı deneyimi kendi evinizde yaşadığınızı bir düşünsenize... Olayın ne kadar ciddi olduğu ortada.

Bu aslında yeni bir durum değil. Daha önce de özellikle ABD`nin Teksas, Wyoming ve Pennsylvania Eyaletlerinde kayaç gazı kuyularına yakın yerleşim yerlerinde tarım yer altı sularının kirlenmesinden ciddi anlamda etkilenmiş ve bu sebeple, insanlarda ve hayvanlarda birçok hastalık görülmeye başlamıştı. Hatta kuyularda gerçekleşen sızıntı sebebiyle, bu yerleşim yerlerindeki evlerin bazılarında musluk açılıp çakmak çakıldığında nasıl büyük bir alev topu oluştuğunu belgeselde tüm dünya izlemişti.

HİDROLİK KIRILMA YÖNTEMİNİN SUYU KİRLETME BİÇİMLERİ

Kayaç gazı keşfi ve üretimi içme sularını çeşitli şekillerde tehdit ediyor. Bunlardan ilki kayaç gazı çıkarımında kullanılan hidrolik çatlatma tekniği ile ilişkili.

Öncelikle kayaç gazı üretimine bakarsak; yapraksı yapıda olan şist kayasının yaprakları arasına dağılmış doğalgazı çıkarmak için açılan yatay kuyuda yatay bağlantı boyunca 30-40 yerde delik açıp çok yüksek basınçta su vererek (her kuyu için yaklaşık 3 bin ton ile 20 bin ton arasında su gerekiyor) çatlaklar oluşturmak gerekiyor. Çalışmayı yapan firma dışında kimsenin ne olduğunu bilmediği, yarısının kanserojen olduğu iddia edilen 700 farklı kimyasal karıştırılan bu yüksek miktarda suyun % 40 kadarı yer altında kalabiliyor. Bunun derin olduğu ve biraz daha üstte kalan yeraltı sularına ulaşmayacağı ifade ediliyor ama kırılma ile açılan yollardan kendilerine kolayca yol bulabildikleri görülüyor.

İkincisi ise hidrolik çatlatma tekniğinin kötü uygulanmasıyla ilişkili.İşletmeci firmanın yaptığı yatırım miktarı ve kullandığı teknik de su basıncı verirken sızıntının olmamasında önemli. Sondaj kuyusunun, olası tüm sızmaların ve gelecekte yüzeye çıkan gazların yeraltı sularına karışmasını önleyecek şekilde tasarlanması, koruma duvarlarının betonla kaplanması gerekiyor. Çoğu zaman su, yerin derinliklerinden kendine yol bulma zahmetine katlanmadan işte bu duvarlardan sızarak yeraltı sularına karışabiliyor.

YÜZEYE ÇIKAN SUYUN ARITILMASI GEREKİYOR

Kimyasallı suyun kayaların parçalanması sonrasında açığa çıkan ağır metallerle de karışmış olarak yüzeye geri çıkan suyun ise arıtılması gerekiyor. Böylesi devasa miktarlarda ve son derece komplex bir kimyasal kokteyli ile bulanmış suyun arıtılmasının da son derece zor ve masraflı olacağı kesin. Firmaların ise bunu ne kadar karşılayacağı ise kesin değil. Dolayısıyla bu `arıtılmış su`lar en yakındaki açık lagünlere salınıyor.

Bunun yanı sıra hidrolik kırılma yöntemi eski kapatılmış petrol ve doğalgaz kuyularındaki birikmiş metanı harekete geçiriyor. Kayaçlarda açılan çatlaklar yakın yerlerdeki kör kuyularda birikmiş olan metan gazı için uzun ince bir yol oluşturup atmosfere ve sulara karışabiliyor.

Dünyadaki su kaynaklarının hızla azalması nedeniyle böylesine büyük miktarlarda su kullanımının yarattığı israfa ise değinmeme bile gerek yok.

Önümüzdeki dönemde daha çok evin musluğundan köpüklü sular akacağı kesin. Hatta buna Türkiye`deki evler de dahil olabilir. Çünkü ülkemizde de Trakya, Diyarbakır ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde kayaç gazı çıkarma çalışmaları yürütülüyor. Çok uzak olmayan bir süre sonra, zaten içemediğimiz musluk sularını artık kullanamayabiliriz de.

Demem o ki, kayayı sıkıp gazını çıkaran ya da çıkarmak isteyen her ülkenin bu konuyu bir kere daha etraflıca düşünmesi, işin astarını ve yüzünü iyi hesaplaması gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar