MEHMET KARA
Biyogaz Yatırımları Geliştirme Derneği (BİYOGAZDER) Başkanı Altan Denizsel, GT 2025 Türkiye Jeotermal Kongresi’nde düzenlenen Enerji Maliyetleri başlıklı oturumda konuştu. Temmuz 2021’e kadar biyogazın iyi bir yatırım alanı olduğunu belirten Denizsel, “Çünkü 13.3 cent (YEKDEM kapsamında biyogaz santrallerine ödenen kWh başına elektrik fiyatı) iyi bir rakamdı ama ondan sonra değişen ekonomik dengelerde girdi fiyatları ve ücretlerin artması, doların yükselmemesi nedeniyle bizim sektör şu anda çok zor durumda” dedi.
YEKDEM FİYATI DÜŞÜNCE...
Bazı bölgelerde biyokütle santrallerinin işlenebilir malzeme kıtlığı çektiğini ifade eden Altan Denizsel, “Biyokütle enerji santrallerinde (BES) YEKDEM fiyatı 9 cent’e düştüğü için artık bu tesisler yatırım yapılabilir değil. Bizim tesisler megavatsaat başına 133 dolar (13.3/ kWh) para alırken 12-13 dolar motor bakımı ve diğer yatırım giderlerimiz vardı. Şimdi o gider 14 dolara çıktı ama fiyatımız 90 dolara düştü. Üstüne bir de hammadde fiyat yükselmeleri ve artan nakliye bedelleri gelince işler zarar etme noktasına geldi. Havuz fiyatı ise ortalama 69 USD/MW oldu. Tabii bu da her şeyi kilitledi” diye konuştu.
BİYOKÜTLE SANTRALLERİ KAPANIYOR
Biyogazder Başkanı Altan Denizsel, Türkiye Jeotermal Kongresi kapsamında düzenlenen enerji maliyetleri oturumundaki konuşmasında, işletmedeki bazı biyokütle santrallerinin kapandığını söyledi. Denizsel şöyle dedi:
“Şu anda 25-30 megavat kurulu güç yatıyor. Bu tesisler baz enerji üretir ve senede minimum 8000 saat çalışır. MW kıyaslamasını üretim kapasitesi ile değerlendirmekte fayda var. 95 tesisten 8 tanesi kapandı, havuz fiyatları yetmediği için çalışamıyorlar. Ayrıca Biyogaz sektörü hammaddeye para ödeyen, kendisi taşıyan ve ne girerse o çıkan ve çıkanı da yönetmeye çalışan bir sektör. Biyogaz tesislerinin kullandığı, yakın çevredeki atıkların tesisler kurulmadan önce nasıl yönetildiğini, nerelere döküldüğünü bir düşünün. Organik atıklar artarken bunları işleyecek tesis sayısı artmadığı sürece biz sıfır atık hedeflerine ulaşamayacağız. Bu hedef için çalışan diğer arkadaşların çabaları da boşa gitmiş olacak. Karbon sertifikaları yetmeyecek ülke için.”
ÇÖPTEN KURTULMAK İÇİN...
Dünyada “atığı üreten bedelini öder” prensibinin geçerli olduğunu ifade eden Altan Denizsel şunları söyledi:
“Nasıl evimizde belediyelere atık su bedeli ödüyorsak, nasıl çöp vergisi ödüyorsak, sanayi tesislerinin ve hayvancılık üretim tesislerinin de ürettikleri çöpler karşılığında bir bedel ödemeleri gerekiyordu. Bu nedenle hayvancılık üretim tesisleri başlangıçta bize (sizden atık için bedel istemiyoruz, nakliye de bize ait) dediler. Ama şimdi senaryo tersine döndü. Böyle olunca da sektör büyük bir sıkıntıya düştü” dedi.
HAYVANSAL KAYNAKLI METAN
Türkiye’de genellikle sanayinin yaptığı karbon kirliliğinden söz edildiğini hatırlatan Altan Denizsel, 16.000.000 civarında ineğimiz günde yaklaşık 15 milyon metreküp metan gazını doğaya salıyor. Yaklaşık 40.000 ton tavuk atığımız var, onu da seksenle çarparsanız, 3.2 milyon ton gaz salınıyor” ifadelerini kullandı.
BİR GÜN ÇÖP TOPLANMASA
Altan Denizsel, 100.000 ton şehir çöpü yoluyla günde yaklaşık 10.000.000 metreküp biyogaz kapasitesi olduğunu belirtti. Şu anda çöp atıklarının metana ve elektriğe dönme oranı hayvansal atıkların metana ve elektriğe dönme oranından daha fazla. Nedenine gelince tüm atıkları belediye topluyor ve bedelsiz olarak landfill sahasına teslim ediyor.
“Metan gazı, karbondioksitin 25 misli daha tehlikeli bir gaz” diyen Denizsel sözlerine şöyle sürdürdü:
“Kimse bunun hesabını yapmıyor. Bunları topladığınız zaman, güneşcilerin, jeotermalcilerin, rüzgârcıların, HES’çilerin çabaları, sadece tek bir günlüğüne toplanamayan ya da kontrol edilemeyen atıkların çıkardığı karbon ve metan ile yok olup gidiyor. Yani aslında atıkları sıfır noktasına getirmediğiniz sürece, diğer sektörlerin karbon sıfırlama yönündeki bütün çabaları boşa gidecektir. Sera gazı üreten organik atıkların tümünün işlenmesi hem gübre ekonomisini canlandırır hem de havaya karbondioksit ve metan gazı karışımını azaltır.”
ENERJİ-ATIK YÖNETİMİ İLİŞKİSİ
Enerji Bakanlığı’nın bugüne kadar biyokütle yatırımlarına verebileceği desteği verdiğini belirten Altan Denizsel şöyle devam etti:
“Ama biz diğer elektrik üreticileri gibi değiliz. Ben şimdi üç tane tesis kurmak zorundayım. Elektrik tesisi kuruyorum, yanında bir tane de gübre işleme tesisi kurmam gerekiyor. Çünkü bu tesislere her gün ne girerse o çıkıyor. Ve sıvı içinde amonyak var, amonyak sıyırma ve suyu tekrar geri kullanmak için de tesis kurmak gerekiyor, yani üç ayrı disiplin. Hepsini halledebilecek kadro bulamıyorsunuz. Bir de bunların hepsine para bulacaksınız. Şimdi bankacılar sadece YEKDEM parasını garanti kabul ediyor. Gübreyi nereye satarsınız, bilemiyoruz. Yani satarsınız da, bunu garanti edecek kontratınız var mı? Yok. O zaman bankalar sadece biyoenerji kısmına kredi veririz, gerisine vermeyiz diyorlar.”
ATIĞINIZI YÖNETEMEZSENİZ HER ŞEY BOŞUNA
“Yenilenebilir enerji çok önemli bunu kabul ediyorum ama atığınızı yönetemediğimiz sürece ve bunu değerli bir hale getiremediğimiz sürece karbon azaltımı yapmak zor” diyen Altan Denizsel, şu sözleriyle konunun altını çizdi:
“Bir günlük atığı, yani 650.000 ton malzemeyi (bu rakam sadece inek atıkları, tavuk atıkları ve şehir çöpleri. Daha binlerce ton tarımsal artık, hal atığı, mezbaha atığı, gıda işleme fabrikalarının atıkları gibi daha bir çok atığı da eklerseniz ortaya çıkan rakamın büyüklüğünü hesap edin) bir gün işlemediğimiz zaman, ertesi gün bunu kompanse edebilecek bir tesis kapasitesi yok. Bir hafta yapamazsanız, 10 gün yapamazsınız olacakları düşünün. Milyonlarca ton atığın ne kadar yeraltı suyunu kirlettiğini, havaya ne kadar metan ve karbondioksit saldığını, ne kadar börtü böcek ürettiğini düşünebiliyor musunuz?”
ELİNDE VARKEN AMONYAK İTHAL ETMEK
Biyokütle santrallerindeki 9.000.000 ton sıvıda 450.000 ton amonyak bulunduğunu ifade eden Altan Denizsel, “Bunu kullanamıyoruz ve bize bertaraf edin deniyor ama Rusya’dan bir buçuk milyon ton ithal ediyoruz. MVR teknolojisi için Çevre Bakanlığı destek verse, hem amonyağı geri kazanacağız hem de yer altında su çekmeden su tasarrufu yapacağız. Yani bir taraftan yenilenebilir enerji üretelim, ithalatı durduralım diyoruz, öteki taraftan da elimizdeki malzemeyi değerlendirmiyoruz. Ben bir tesisten normal şartlar altında elektrik üretiyorum. Diğer yatırımları kredi alamadığım için yapamıyorum” ifadelerini kullandı.
İSTER DOĞRUDAN TÜKET, İSTER ELEKTRİK ÜRET
Altan Denizsel, biyokütle yatırımlarını diğerlerinden ayıran bir diğer özelliğin de enerji kaynağını birden fazla formda kullanıma sunabilmesi olduğunu söyledi. Denizsel bunu şöyle anlattı:
“Diğer kaynaklara dayalı santraller sadece elektrik üretmek zorunda. Ama ben metan gazı ile ille de elektrik üretmek zorunda değilim. Ülke sıkıntıya girdiği zaman gerekirse elektrik üretimini durdurup, yakıtı gaz olarak da kullanılmak üzere verebilirim. Şu andaki kapasitem 6.5 milyar metreküp. Bu ülkedeki tüm atıkların değil, sadece şu andaki tesislerin kapasitesi. Bu 6.5 milyar metreküp, 4 milyar metreküp civarında doğalgaza denk gelir. Ve bu da enerji ithalatından önemli bir tasarruf sağlar.”
UÇAKLARI BİYOGAZ İLE UÇURMAK
Karbon salımını azaltma hedefleri doğrultusunda havacılık şirketlerinin de temiz yakıt kullanmak durumunda olduğunu hatırlatan Altan Denizsel, konuya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
“Uçakların biyoyakıt kullanması söz konusu. Şu anda bunu da ithal ediyoruz. Oysa biz bunu da Türkiye’de üretebiliriz. Başkalarına para kaptıracağımıza burada biyogazı dönüştürerek biyo metan ve biyoLNG üretiriz ve bunu da hidrojene çevirerek havacılık sektörüne verebiliriz. Yani biyogaz işinde o kadar çok seçenek var ki, bir koyundan 7 tane post çıkarabiliriz. Ama bankacılık sektörü biyokütle tesislerinin sadece elektrik kısmını, o da YEKDEM’i (yenilenebilir enerji kaynaklarını destekleme mekanizması kapsamında devletin belli fiyattan elektrik alım garantisi) varsa destekliyor. Yatırımın karşılığında bu kadar teminatın var, geri kalan yatırımlar için size para vermem diyor. Öyle olunca da işler vahşi yatırıma döndü. Şu anda bence bir taraftan temizliyoruz, bir taraftan da kirletiyoruz.”
TARIMSAL ATIKLARDAN SİNGAZ ÜRETMEK
Biyokütle işinin sadece biyogazdan ibaret olmadığını belirten Altan Denizsel “Yakma işi de var. Vahşi yakma yapıyoruz, karbondioksit filtre edilmediği, partikül temizlenmediği için havaya karbon salıyoruz. Halbuki bizim 110.000.000 ton civarı tarımsal, 4-5 milyon ton da budama artıklarımız var. Buradan singaz üretebiliriz. Yani Çin şu anda kömürden singaz üretip, binlerce kilometre uzağa taşıyarak şehirlerinin havasını temizlemeye çalışıyor. Biz de elimizdeki milyonlarca ton tarımsal artıktan singaz üretiriz. Bunu elektriğe çevirerek ya da gaz olarak kullanabiliriz” görüşlerini dile getirdi.
BES’LER FAYDALI YATIRIMLAR
Türkiye’nin her yıl aktif karbon ithalatına 150.000.000 dolar ödediğini ifade eden Altan Denizsel, “Elimizde bu kadar artık madde var, paraları gene yurt dışına veriyoruz. Yani anlayacağınız biyokütle sektöründe doğru yatırım ve doğru teşvikle büyük faydalar sağlayacak, iş imkânı sağlayacak, özellikle mühendis ve teknisyen kadrosuna iş imkânı sağlayacak büyük alanlar var. İnşallah engeller yakında kalkar da biz de yatırımlara devam ederiz.”
Mehmet KARA – Enerji Günlüğü / ANKARA