MEHMET KARA
İnsanlık, geliştirdiği yapay zeka çözümleriyle kendisine yeni pencereler açıyor. Aslında bu alandaki uygulamaların temelinde veri analizi yatıyor. Verinin üretimi aşamasında da teknolojiye rol biçtiğinizde ise işin boyutu değişiyor: Alın size öğrenen, kendini geliştiren makineler ve ötesi...
Aslında veri analitiği çözümleri yeni ürün tasarımında olduğu kadar, mevcut ürün ve ekipmanların daha verimli hale getirilmesinde de devrede. Mevcut sistem ve ekipmanın daha verimli çalışması ve daha gelişmiş sistem ve ekipmanların ortaya çıkarılması için bunların sanal ikizleri üretiliyor.
Sanal ikiz dediğimiz hayali sistem ve ekipmanlar, fiziki versiyonlarının karşılaşabileceği durumları önceden öngörmeye imkân tanıyor. Bu sayede hem istenmeyen durumlar önleniyor hem de sistem ve ekipmanlar daha verimli hale getirilebiliyor. Tüm bu süreçlerde ortaya çıkarılan veriler de, yeni tasarımlar için bilgi kaynağı özelliği taşıyor.
Dassault Systèmes Türkiye Ülke Müdürü Hakan Kul, bir bulaşık makinesinin ne kadar çevreci olduğunu anlamak için üretilirken de kullanılırken de ne kadar enerji ve su harcanacağını önceden hesaplamak gerektiğini söylüyor. Öyle ya, kullanırken daha az enerji ve su harcayacağından eminsiniz ama üretilmesi için harcanacak su ve enerji ile cihazın kullanım ömrünü dikkate alarak üretim aşamasında harcanacak su ve enerjinin miktarına göre iklim dostu olup olmadığını anlayabilirsiniz. İşte bu yüzden sürdürülebilirlik, verimlilik, iklim değişikliği ile mücadeleye katkı parametreleri mühendislik faaliyetlerinde anahtar öneme sahip. Dassault Systèmes Türkiye Ülke Müdürü Hakan Kul’un, Enerji Günlüğü’nün sorularına verdiği cevaplarda bu konulara dair ilginç açılımlar bulacağınızı düşünüyoruz. Buyrun...
Dassault Systèmes kimdir, bize kısaca anlatabilir misiniz?
Dassault Systèmes, sürdürülebilir bir dünya ve inovasyon için, bilim tabanlı teknoloji hizmetleri sağlayan bir şirket. 1981 yılında kuruldu. Halihazırda üç ana sektörde olmak üzere 12 farklı endüstride faaliyet gösteriyor.
Hangileri bu üç ana sektör ve neleri kapsıyor?
Üç ana sektörden birincisi imalat endüstrileri. Burada havacılık, savunma, otomotiv, yüksek teknoloji endüstriyel ekipman gibi iş kolları var. İkinci ana sektörümüz yaşam bilimleri ve sağlık hizmetleri. Burada da sağlık alanına, insan vücudunun sanal ikizleri üzerinden teşhis, tedavi, ilaç ve tıbbi cihaz üretimi gibi alanlara odaklıyız. Üçüncü ana sektör olan altyapı ve şehirler alanında da inşaat endüstrisi, altyapı ve şehirler gibi alanlara odaklanmış durumdayız. Dünyada 70’ten fazla Ar-Ge laboratuvarına sahip 3DEXPERIENCE isimli platformumuz ve bu platform üzerinden sağladığımız sanal ikiz deneyimleriyle, şirketlerin ve kullanıcıların inovasyon ve dijital dönüşüm alanlarındaki aktivitelerini destekliyoruz.
Peki Dassault Systèmes, Türkiye’de de tüm çözümleriyle var mı?
Bahsettiğimiz endüstri kollarının çoğunda Türkiye’de de faaliyet gösteriyoruz. Türkiye’de 2008 yılında kurulduk, yaklaşık 16 senedir varız. Dassault Systèmes’in dünya çapında, 150 ülkede 350 binden fazla müşterisi var. Bunların yaklaşık 21.000’i de Türkiye’de. Dolayısıyla Türkiye, dünya çapındaki müşteri segmentimizin yüzde 7’sini temsil ediyor. Ve bu açıdan Türkiye bizim için dünyada yatırım yaptığımız stratejik ülkelerden biri. Ülkemizde özellikle havacılık ve uzay, savunma, otomotiv, endüstriyel ekipman, denizcilik, madencilik alanlarında aktif olarak Dassault Systèmes’in çözümleri, teknolojileri kullanılıyor.
Peki Dassault Systèmes stratejik önem atfettiği Türkiye’de bunu büyümesi ile de gösterebiliyor mu?
Evet, son 5 senedir Türkiye’de yüzde 60 büyüdük ve büyümeye de devam edeceğiz.
O zaman hemen şunu sorayım, Dassault Systèmes’in 70’i aşkın Ar-Ge merkezinin kurulu bulunduğu ülkeler arasında Türkiye de var mı?
Türkiye’de Ar-Ge merkezi henüz yok. Dassault Systèmes’in Almanya’da, Fransa’da, Amerika’da ve Hindistan’da 3DEXPERIENCE laboratuvarları var. Dört farklı ülkedeki bu laboratuvarlarla StartUp’ları, girişimciliği destekliyoruz. Bu destekleri mentörlük vererek, kuluçka merkezleri, fabrika ortamları sağlayarak veriyoruz. Dediğim gibi Türkiye’de henüz yok ama Türkiye’deki StartUp’lar bizim dünya çapındaki bu dört büyük laboratuvarımızda projeleriyle beraber yer alabiliyorlar.
StartUp’lara Türkiye ofisi aracılık ediyor mu?
Tabii, Türkiye’de desteklenecek StartUp’ları, projeleri, bizim yönetim kurulumuz seçiyor. Ve seçilen bu projeler 3DEXPERIENCE laboratuvarımız tarafından destekleniyor. Hem girişimcilik, hem ticari ve hem de teknoloji tarafındaki aktiviteleri destekleniyor. Yani Türkiye’deki StartUp’lar da bu programa dahil olabilir.
Dassault Systèmes Türkiye’de geleceğe nasıl bakıyor ve yeni girmeyi düşündüğü alanlar var mı?
Türkiye büyük bir üretim ülkesi ve iş gücü açısından da çok avantajlı bir konuma sahip. Üniversiteler her sene binlerce yeni mühendis mezun ediyor. Türkiye’de, havacılık, savunma, otomotiv, endüstriyel ekipman, denizcilik gibi birçok alanda önemli bir potansiyel var. Biz Dassault Systèmes olarak halihazırda varlığımızın kuvvetli olduğu havacılık ve savunma alanlarında değer üretmeye devam etmek istiyoruz. Yine kuvvetli olduğumuz madencilik, enerji, inşaat ve şehircilik gibi alanlarda da büyümeye destek sağlamak istiyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde bizim odaklanacağımız endüstrileri bu şekilde sıralayabilirim.
Nasıl ve hangi yöntemle sağlanacak bir destekten söz ediyorsunuz? Madencilik alanına özel neyiniz var mesela?
Madencilikte bir operasyona geçmeden evvel, ki bu bir maden keşfi ile başlayabilir, jeolojik modelleme ile devam edebilir, madenin tasarlanması, çıkartma yöntemlerinin optimum seviyede belirlenmesi, güvenlik açısından bütün simülasyonların yapılması gibi birçok alanda sanal ikizi kullanabiliriz. Şehirler açısından baktığımız zaman dünyada şu anda birçok şehir Dassault Systèmes’in sanal ikizleri üzerinden yönetiliyor. Örneğin Singapur şehri ve Fransa’daki Rennes şehri halihazırda Dassault Systèmes’in sanal ikiz teknolojisi ile destekleniyor. Türkiye’de de şehirler açısından bizim yapmak istediklerimiz ve katmak istediğimiz değerler var.
Türkiye’de en hızlı gelişen alanlardan biri konumundaki enerjiye yönelik özel bir ilginiz var mı?
Enerji Türkiye için yeni odaklanmaya başladığımız bir endüstri. Dünyadaki çok önemli bazı iyi uygulamaları Türkiye’de de gerçekleştirmek istiyoruz. Bunlardan bir örnek vermek gerekirse, Avrupa’nın en büyük enerji altyapı şirketi SNAM, bizim 3DEXPERIENCE Platformumuz ile Avrupa’daki bütün boru altyapısını, daha sürdürülebilir bir anlayışıyla hizmet verebilmek üzere yeni baştan tasarladı. İkinci bir örnek de yakın zamanda İspanya’da hayata geçirilen bir çalışma. Avrupa’nın en büyük elektrik dağıtım şirketlerinden Red Electrica da elektrik şebekelerini yeni baştan tasarladı. Yani aslında 3DEXPERIENCE Platformu, utility dediğimiz organizasyonları, altyapı unsurlarını yeni baştan tasarlamak için önemli bir araç sunuyor.
Avrupa’da doğalgaz altyapısını yeniden yapılandırma, daha teknolojik hale getirme ihtiyacı nereden doğdu?
Aslında inovasyonu biz her sektörde düşünüyoruz, enerji de bunların en başında geliyor. Ve karbon sıfır hedefi var. Yani enerjinin hem üretimi, hem de dağıtımı ve kullanımı sırasında sürdürülebilirliği sağlamamız lazım. Dolayısıyla daha çok operasyonel verimliliği artırmak üzere enerji endüstrisi sanal ikizlerden faydalanıyor. Yani enerjinin üretimi, iletimi, dağıtımı ve kullanımı, yani bu zincirin bütün aşamalarında, uçtan uca Dassault Systèmes’in çözümleri kullanılıyor.
Yeni santrallerin ikizi ile birlikte tasarımı dediniz, peki mevcut kurulu santrallere nasıl bir hizmet veriyorsunuz?
Hizmetteki mevcut santralin sanal bir ikizini ortaya çıkartarak, verimliliği en yukarıya çekilecek şekilde takip ediyoruz. Çünkü o santralle alakalı mutlaka verimlilik alanları var. Yani daha verimli şekilde nasıl üretebiliriz, ona bakıyoruz. Bunun için simülasyonlarımız var.
Türkiye’deki konvansiyonel santrallerde özellikle hangi süreçlerde verimlilik sağlama potansiyeli görüyorsunuz ve ne vaat ediyorsunuz işletmecilere?
Her türlü enerji santrali bizim değer yaratabileceğimiz tesislerdir. Bu tesislerde de bizim dünya çapındaki uygulamalarımızı hayata geçirebileceğimiz olanaklarımız mevcut.
Dassault Systèmes, orta ölçekli bir doğalgaz çevrim santralinde ne kadarlık bir verimlilik sağlamayı taahhüt edebilir?
Bir rakam vermem doğru değil ama her türlü konvansiyonel ya da yeni santralde, yatırım maliyeti çok kısa zamanda geri dönen çözümler sunduğumuzu söyleyebilirim. Şimdi bir operasyonu, sanal ikiz vasıtasıyla takip ederek, aksayan yerleri, verim kaybı yaşanan yerleri görüp anında müdahale edebilmenin getirisini ifade ederken ufak bir rakamdan bahsetmiyoruz. Siz görünürlüğü sağladığınız anda verimliliği önemli ölçüde yukarı çıkartıyorsunuz.
Siz madencilik demiştiniz…
Evet, Dassault Systèmes’in entegre madencilik çözümleri var. Madenin keşfinden jeolojik modellemesine, üretimin tasarlanmasından yönetilmesine, çıkartma yöntemlerinin stratejik planlamasının yapılmasına kadar uçtan uca çözümler... Teknik operasyona geçmeden evvel sürdürülebilirlikle, çevresel etkilerle ve güvenlikle alakalı simülasyonları yapmak da, halihazırda Dassault Systèmes’in madencilik çözüm portföyü içinde var. Ve bunları entegre şekilde sunuyor, ki burası çok kritik.
Kritik derken neyi kastediyorsunuz?
Burada neyi kastediyorum, geleneksel madencilik operasyonlarında mühendisler, jeologlar, üretim ve yönetim ekipleri birbirlerinden ayrı ve farklı uygulamalar üzerinde çalışırlar. Böylesi durumlarda tüm ekibin senkronize çalışmasını zorlaştıran bazı hatalar ortaya çıkabilir. Şöyle düşünün, bir uygulamada platform üzerinden çalışan ekip o veriyi alıyor, başka bir uygulamada başka bir şekilde çalışmaya başlıyor. Yani tek bir veri yok. İşte entegre madencilik operasyonlarında değer burada ortaya çıkıyor.
Eşgüdüm sağlamak diyebilir miyiz?
Evet, çok doğru. Bizim bütün operasyonlarımız tek bir platform üzerinde, tüm paydaşların beraber ve eldeki verilerin hep en son versiyonu üzerinde çalıştığı bir formatta geliyor. Şöyle düşünün, herkes aynı platform üzerinde ve hızlı bir şekilde karar alıyorsunuz. Hataları hızlı şekilde görebiliyorsunuz, müdahaleleri beraber yapabiliyorsunuz, işte veri orada burada dağınık değil. Veri tek bir yerde ve bütün herkesin aynı veriye erişimi var. Yani operasyonel verimimizi çok yukarı çıkartıyoruz, üretimimizi daha çevik hale getiriyoruz, kararları çok hızlı alabiliyoruz. İşte bu sayede burada inovasyon devreye giriyor. Bütün operasyonel verimliliği sağlıyoruz.
Türkiye bölgesinde görece büyük, iç pazar dinamiği de bulunan bir ülke, dolayısıyla burası aynı zamanda bir laboratuvar özelliği de taşıyor mu Dassault Systèmes açısından? Buradan dışarıya değer, bilgi, deneyim aktarımı mümkün mü?
Bu çok doğru bir nokta. Aslında biraz önce bahsettiğim gibi Dassault Systèmes için Türkiye, sahip olduğu bütün çözümlerle yer almak istediği bir ülke. Neden? Dediğiniz gibi burası büyük bir üretim ülkesi, birçok alan var. Hemen hemen bütün alanlar mevcut. Madencilikte bölgenin en önemli ülkelerinden biri, enerjiden bahsettiğimiz zaman bölgenin en önemli pazarlarından bir tanesi. Otomotivde zaten öyle, çok çok kritik. Havacılık ve savunmada son yıllarda özellikle çok ciddi atılımlar var. Baktığınız zaman Dassault Systèmes Türkiye’de bütün endüstrilerde değer üretebilir. İşte o yüzden Türkiye Dassault Systèmes için stratejik bir ülke. Ve de şu nokta çok önemli. Biz buradan gerçekten başarılı StartUp’ları, laboratuvarlarımızda büyütmek amacındayız. Eğer gerçekten ışık vaat ediyorsa ve özellikle sürdürülebilirlik hedefleriyle alakalı ise o projelere hep yakın olmaya çalışıyoruz.
StartUp’lar denilince Türkiye’de daha çok hangi iş kolları dikkat çekiyor?
Mesela sağlıkla alakalı birçok başarılı StartUp var. Bu StartUp’ları Biz mutlaka mesela 3DEXPERIENCE Laboratuvarımızda geliştirmek istiyoruz. Neden? Çünkü Dassault Systèmes’in, sürdülebilirlik ile alakalı ciddi bir taahhüdü var. Birleşmiş Milletler sürdülebilirlik hedefleri ve taahhütleri doğrultusunda çalışmaya özel önem veriyor. Dolayısıyla gerçekten Türkiye bizim için bu StartUp’lar ile çalışmak için de çok kritik bir öneme sahip.
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de şu anda elektrik depolama projeleri çok revaçta, onlara dair özel bir çözümü var mı Dassault Systèmes’in?
Aslında Dassault Systèmes dünyadaki otomotiv pazarında çok etkin, lider. Şimdi otomotivde trendlere baktığımızda elektrikli arabalar ve bataryalar en önemli konular. Yani küresel otomotiv endüstrisi zaten büyük bir değişim içinde. Dolayısıyla bütün trend aslında elektrikli araçlar ve otonom araçlar, yani yapay zekâ ve materyaller konusuna odaklanmış durumda.
Ana başlık e-mobilite...
İşte bu endüstrinin dönüşümü gerekiyor değil mi? Şöyle düşünün, 1989 yılında Boeing 777 uçağının ilk mockup’ı (prototipi) Dassault Systèmes teknolojileri ile hazırlandı. Yani dünyadaki ilk dijital mockup (prototip) bir ticari yolcu uçağının Dassault Systèmes teknolojisi ile oluşturuldu. Ve bu da havacılıkta çığır açtı. Daha sonra biz bu teknolojiyi aldık otomotiv başta olmak üzere diğer alanlara da getirdik. Yani aslında Dassault Systèmes’in dünyadaki üretim endüstrilerinin gelişmesinde çok önemli bir inovatif desteği, rolü var. Şimdi de dünyada otomotiv sektörü değişmek üzere, büyük bir sıçrama, dönüşüm var. Otomotiv endüstrisinde de büyük bir metamorfoz var, işte Dassault Systèmes’in 3DEXPERIENCE Platformu şu anda otomotiv teknolojisi sağlayıcıları için çok önemli bir araç. Mesela çok yakın zamandan bir örnek, BMW şu anda bütün geleceğini Dassault Systèmes’in 3DEXPERIENCE Platformu üzerinde kurguluyor. BMW’nin bütün tasarım, simülasyon ve üretim operasyonları Dassault Systèmes’in 3DEXPERIENCE Platformu üzerinde gerçekleşecek.
Otonom araçlar dahil mi?
Evet, her şey dahil. Bunun çok yakın zamanda bir duyurusu oldu. BMW ile çok uzun süreli bir stratejik iş ortaklığına girdik. BMW sadece bir örnek. Yani baktığınızda büyük çaplı üreticilerin birçoğu, zaten kısmen kullanmakta oldukları 3DEXPERIENCE Platformu’nu artık bütün operasyonlarında kullanmaya başlıyorlar. Neden? Çünkü büyük bir değişime, bir inovasyon aracına ihtiyaçları var. İşte Dassault Systèmes 3DEXPERIENCE Platformu’nda da bu noktalar onlara ciddi şekilde yardımcı oluyor.
Faaliyetleriniz sürdürülebilirlik konusu ile nerelerde kesişiyor?
Sürdürülebilirlik gerçekten dünyanın en önemli ortak gündem maddelerinden birisi. Hemen hemen her şirketin ajandasındaki ilk üç maddeden bir tanesi sürülebilirlik. Hatta kesişim kümesi, çünkü sürdürülebilirlik bütün operasyonlarda hep merkezde yer alıyor. Dassault Systèmes’in stratejisinin merkezinde de bu var. Biz sürdürülebilirliği şöyle tanımlıyoruz. Sürdürülebilirlik bizim için bir ürünün doğa ve insan yaşamı ile uyumlu olması demek. Mesela bir ürünü elde etmekle ilgili kullanılan çok önemli olan bir kavram var, sanal su. Bir araba üretilirken yaklaşık 150.000 litrelik bir su harcaması var. İçtiğimiz bir fincan kahvenin üretimi için 140 litre su harcıyoruz. Şuraya gelmek istiyorum, mesela bir çamaşır makinesi düşünelim. Onu üretirken aslında iki noktaya değinmemiz lazım. Birincisi çamaşır makinesini minimum su harcayarak üretmemiz lazım. İkincisi o çamaşır makinesinin minimum su ile hizmet vermesi lazım. İşte sanal ikiz ve 3DEXPERIENCE Platformu sayesinde, çamaşır makinesini üretmeye başlamadan evvel, nasıl ve ne kadar su harcayacağını simülasyonlarla görüyoruz. Operasyona geçtiğimizde her şey için çok geç olabilir.
Neden? Bunu görmek ne kazandırıyor ki makine üreticisine?
Eğer tasarımda bir hata varsa geri dönüp yeniden fiziksel prototip üretmek bile, operasyon maliyetlerini çok ciddi etkiler. O yüzden sanal ikizler ve simülasyonlar bize operasyonel maliyetlerimizi düşürmek için çok ciddi bir imkân sağlıyor. Uzunca bahsettik ama bir cümleyle belki özetlemek gerekirse, Dassault Systèmes 3DEXPERIENCE platformu, bilim tabanlı bir platform, fizik, kimya, biyoloji, elektromanyetizma, malzeme bilimi gibi alanlardan gelen veriler var orada. Eldeki verileri senelerdir işleyen ve oralardan karar mekanizmaları çıkartan bir Yapay Zekâ var. Tek bir Platform, tek bir veri var. İşte bütün bunlara baktığımız zaman aslında 3DEXPERIENCE Platformu çok önemli bir araç olarak hem operasyonel verimi arttırıyor hem de sürdürülebilirlik açısından hem operasyonlarımızı hem de ürünlerimizi simüle etmemizi sağlıyor. Dolayısıyla Dassault Systèmes sürdürülebilirlik ile alakalı hedeflere ulaşmada çok önemli araçlar sunuyor.
Ya da şöyle diyelim, insanlık tarihinin ortak mirası olan bilgi ile üretilmiş her türlü değeri geleceğe taşımak için…
Amacımız zaten o. Tekrar şunu söylemek istiyorum, Dassault Systèmes, Türkiye’yi stratejik bir ülke olarak görmeye devam ediyor, edecek. Ve Türkiye için en büyük hayalimiz, bahsettiğim endüstrilerde değer üretmeye devam etmek.
Mehmet KARA - ENERJİ GÜNLÜĞÜ