1. HABERLER

  2. ELEKTRİK

  3. Danışman: Elektrik otomatik fiyatlansın

Danışman: Elektrik otomatik fiyatlansın

Akenerji Genel Müdürü Ahmet Ümit Danışman, sıfırdan elektrik üretim yatırımlarının devamı için elektriğin maliyet bazlı otomatik fiyatlandırmaya tabi olması gerektiğini söyledi.

Danışman: Elektrik otomatik fiyatlansın

Enerji Günlüğü - Akenerji Genel Müdürü Ahmet Ümit Danışman, elektrik üretim şirketlerinin yönetmek zorunda olduğu en büyük yükün, kur riski olduğunu söyledi. Danışman, sıfırdan elektrik üretim yatırımlarının devamı için elektriğin maliyet bazlı otomatik fiyatlandırmaya tabi olması gerektiğini söyledi.

Türkiye'nin önde gelen elektrik piyasası oyuncularından Akenerji, bu yıl 25'inci yılını kutluyor. İlk özel sektör enerji şirketlerinden biri konumundaki Akenerji, pek çok konuda sektöre öncülük etmiş bir marka. Gaz türbini alıp kullanan (Çerkezköy Santrali) ilk özel sektör yatırımcısı, EPDK'nın ihalesinden hidroelektrik santraller (Uluabat ve Akocak Santralleri) alan ilk oyuncu, elektrik dağıtımı özelleştirmesinde ilk ihale kazanan (2008 yılında SEDAŞ bölgesini aldı) firmalardan biri. 1292 MW'lik kurulu güce sahip firmanın, inşaat öncesi hazırlıkları süren Erzincan Kemah'taki HES dışında sıfırdan yeni bir proje hazırlığı yok. Elindeki mevcut kurulu gücü en iyi şekilde değerlendirmeye odaklanan firmanın Genel Müdürü Ahmet Ümit Danışman, sektörün bugünü ve geleceği ile Akenerji'nin faaliyetlerine ilişkin sorularımızı cevapladı.

Sektördeki son durumu değerlendirmenizi istesek?

Enerji sektörü geçtiğimiz 10 yılda çok ciddi bir gelişme gösterdi. Temelinde de özel sektörün yaptığı yatırımlar var. Çünkü Türkiye, yatırımcıları cesaretlendirdi. Bugün ise gerek Milli Gelir'deki (GSMH) gerekse elektrik talebindeki artışın öngörülenin altında seyrettiğini görüyoruz. Buna rağmen önceden başlanan yatırımların bir bölümü finanse edilip devreye alındı ya da inşaatları sürüyor. Dolayısıyla talepteki düşüş, başlamış ve süren yatırımları etkilemedi. Nitekim son üç yıl içinde de her yıl 5 bin MW'lerin üzerindeki kapasiteler eklendi.

Arz-talep dengesinde durum?

Talep beklenen ölçüde artmadığı için enerji açığı değil tam tersine kapasite fazlası olduğunu görüyoruz. İleriye baktığımızda elektrik talep artışının 3-4 bandında seyredeceğini düşünüyoruz. Tabii bu büyüme hızıyla da bağlantılı. Şu anki görünümde, önümüzdeki 3-4 yıllık dönem içinde mevcut talep seviyesinin çok fazla artmasını ve 2008-2009 dönemindeki yüksek seviyelere çıkmasını beklemiyoruz.

Buradan nereye doğru ilerleyeceğiz?

Elektrik üretim projeleri arz ve talebe göre şekilleniyor. Yatırım sonra geliyor. Bugün elektrik fiyatları çok düşük. Piyasa tamamen tüketicilerin kullanıcıların lehine bir görünüm arz ediyor. Özellikle bu yıl suyun bol, HES kapasitesinin de yüksek olması fiyatların aşağıda seyretmesine yol açıyor. Bu da doğalgaz santrallerinin maliyetlerini karşılayamamaları, bu nedenle de çalışmamaları veya kısmen çalışmaları realitesini beraberinde getiriyor.

Fiyatların düşüşü yatırımları nasıl etkiler?

Yatırımcının kararını belirleyen faktör arz talep dengesiyle oluşan fiyattır. Bu fiyattan yatırım yapıp kâr edeceğini düşünenler varsa elbette yatırımlarına devam edecek. Önümüzdeki birkaç yıl içinde yeni kapasiteler talep artışından yüksek olsa bile devam eden projelerin devreye gireceği kesin. Ama mevcut fiyatlar, sıfırdan yeni yatırımları tetikleyecek noktada değil. Sıfırdan yatırım için çok daha dikkatli olmak gerekiyor. Düşük maliyetle elektrik üretebilecek projelere öncelik vermek gerekiyor.

Akenerji'de durum nedir?

Akenerji'nin 1292 MW kurulu kapasitesi var. 8 HES, bir RES, bir de kombine çevrim doğalgaz santrali mevcut. En büyük tesisimiz, 904 MW'lik Erzin Doğalgaz Çevrim santralimiz. 2014 yılı son çeyreğinde devreye aldık. Şu anda herhalde en yüksek verimlilikte, en yeni teknolojiye sahip santrallerden biri.

Elektrik ucuzsa Erzin santrali nasıl çalışıyor?

Doğalgaz santrallerini, fiyatların maliyetleri karşıladığı noktada çalıştırabiliyorsunuz. Ama bu santralin farklı bir fonksiyonu da var. Dengeleyici olduğu için yan hizmetlerden yararlanıyorsunuz. Yük-al, yük-at talimatları var. Bölgesel ihtiyaca göre talimatla çalışma imkanı var. Bütün bunların hepsine birlikte dikkat etmek lazım.

Erzin santrali ortalama kaç saat çalışıyor?

Gün içinde, maliyetlerimizi karşıladığı saatlerde çalıştırıyoruz. Ama arz talep dengesi açısından sistemde en son devre dışı bırakılacak bir santral varsa o da bizimkidir.

Üretim portföyünüzün genel durumu?

Toplam 10 santralimiz var. Hepsi de yeni teknolojilerin kullanıldığı, 2010, 2012 ve 2014'te devreye girmiş tesisler. Bunların dışında Erzincan Kemah'ta 198 MW'lik HES projemiz var. İlk aldığımızda 163 MW'lik bir projeydi. Kurulu gücünü yükselttik. Lisans değişikliklerini aldık. Şu anda teknik çalışmaları yapılıyor. İhaleye çıkabilmek için gereken detaylı proje çalışmaları yürütülüyor.

ÇED engeli yok muydu bu projenin?

ÇED ile ilgili açılmış bir dava var ama henüz kesinleşmiş bir karar yok. Biz Akenerji olarak zaten çevre konusuna son derece duyarlı bir şirketiz. Bu duyarlılık kurumsal kimliğimizin bir parçası, önceliğimiz. Halka açık bir şirketiz, yabancı ortağımız da var. Tüm santrallerimizde olduğu gibi Kemah projesini de yönetmeliklerdeki prosedürlerdeki gerekli onayları alarak hazırladık. Elbette herkesin yargıya gitme hakkı vardır. Yargı kararı doğrultusunda hareket edeceğiz. Ama biz herhangi bir sıkıntı görmüyoruz. İki adet barajı olan bir HES bu. Devreye girmesi için nereden bakarsanız, 4 yıllık bir süre gerekir. Sahaya girilip fiilen inşaata başlanmış değil.

Başka projeleriniz var mı?

Bunların dışında gündemimizde yeni bir projemiz yok. Mevcut 10 santrali kurarken ciddi bir sermayeye ihtiyacımız oldu. Ortaklardan sermaye aldık. Artı, tabii ki borçlanılarak yapıldı. Şu andaki yaklaşımımız, elimizdeki tesisleri optimum şekilde işletip, verimlilik unsurunu ön planda tutup, yükümlülüklerimizi yerine getirmek.

Yükümlülükler? 

Bunlar dövizle yapılan tesisler. Çünkü enerji sektörü döviz bazlı çalışan bir sektör. Özelleştirme ihaleleri bile dövizle yapılıyor. Dağıtım tesislerinin tamamı özelleştirildi, 13 milyar dolar döviz olarak ödendi. Bunların finansmanının çok büyük bölümü dolarla borçlanılarak tedarik ediliyor. Dolayısıyla döviz yükü enerji sektörünün sırtındaki yönetilmesi gereken en büyük yük.

AKENERJİ BORÇLARINI YENİDEN YAPILANDIRIYOR! OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!

http://enerjigunlugu.net/akenerji-borclarini-yeniden-yapilandiriyor_14603.html

 

O halde kur hareketleri çok önemli...

Evet, bu anlamda da sektörün en ciddi sorunu, döviz kurundaki değişiklikten ötürü, yatırımcıların TL bazında sattıkları enerjinin bedelini alıp, bankalara dolar olarak borçlarını geri ödemesi. Yatırımı yaptığınızda dolar 1.5 TL iken bugün 2.7 TL oluyorsa, ya satacağınız elektriğin değerinin yükselmesi ya da üretiminizin artması lazım. http://enerjigunlugu.net Bunlar da olmadığına göre enerji sektörüne yatırım yapmış şirketlerde en büyük sıkıntı borçlarının sağlıklı bir şekilde geri ödemesindedir. Şirketlerin tümü bunu iyi yönetmeye çalışıyor. Akenerji de bunu yapıyor.

Bunlar sermaye artırımına ihtiyaç gösteriyor mu?

Burada yapılabilecek şeyler bellidir. Biz Akenerji olarak sermaye artışı öngörmüyoruz. Mevcut borçlarımızın yeniden yapılandırılması, üretim ve satış miktarlarımızın artırılması, piyasadan alıp satarak gelirlerimizin artırılması gibi değişik yöntemler izliyoruz. Şirketlerimizin kendi içinde reorganizasyonu, operasyonel anlamda verimliliği artırmak, mali açıdan güçlü yapabilmek için gereken tedbirleri alıyoruz. Akenerji özelinde herhangi bir sıkıntı görmüyorum.

Ama ortada kâr da, kâr payı da yok herhalde...

Siz operasyonel anlamda kârlı bile olsanız bilançonuzda kur farkı zararı yazdığınızda net kârınızı götürüyor. Bizi bugün için en fazla olumsuz etkileyen faktörler operasyonel konular değil, döviz kurundaki TL aleyhine olan gelişme. Çünkü borçlarımız dolar, gelirlerimiz TL, kur farkı zararı yazmak durumunda kalıyoruz, diğer şirketler gibi. Ve bu bizim kontrol edebildiğimiz bir faktör değil. Tamamen dışarıdan gelip sektörü etkileyen bir sorun.

Bu şartlar altında Akenerji'yle ilgili gelecek projeksiyonunuz nedir?

Biz ileriye yönelik projeksiyonlarımızı yapıp altı ayda bir güncelliyoruz. Fakat tabii bunlar şartlara göre değişiyor. Şartlar nelerdir? Birincisi iklim. Geçen sene kuraklık vardı, su yoktu, fiyatlar yükseldi, öngörülenin üzerinde bir yüksek fiyat oluştu. Bu sene su çok fazla, öngörülenin çok altında bir piyasa fiyatı var. Temmuz ortasına geldik ama hava sıcaklıklarına bakınca olsa olsa Haziran'ın 15'i gibi geliyor. http://enerjigunlugu.net Oysa yazın ortasındayız. Talep artışı ve ekonomik büyüme de sektör oyuncularının kontrolünün dışındaki faktörler. Bunların değişmesine göre bizim projeksiyonlarımız da değişiyor. Ama en önemli unsur, az önce de dediğimiz gibi kur farkından gelen etki.

Ama herkes yatırımı yaparken bu riskleri biliyordu...

Enerji sektörü yatırımlarının patlamasının temelinde yatan faktör, hükümetin 2007 yılında uygulamaya başladığı otomatik fiyatlandırma mekanizmasıydı. Ne zaman ki bu mekanizma açıklandı ve buna göre hareket edildi, kömür ve doğalgaz fiyatlarının maliyetlere yansıtılarak tarifenin belirlenmesi prensibi uygulandı ve yatırımcı buna inandı, bütün yatırımlar ondan sonra gerçekleşti. Oysa son iki yıldır dört seçim yaşadık. İlk seçim öncesinde otomatik fiyat mekanizmasının uygulanması askıya alındı. Benim ümidim bu kararın gözden geçirilip otomatik fiyatlandırma mekanizmasının yeniden uygulanmaya başlanması.

Bunu biraz açar mısınız?

Maliyet bazlı, kömür ve gazın gerçek maliyetini elektrik tarifesine yansıtan bir fiyat politikasından söz ediyorum. Bunun uygulandığı, şeffaf bir piyasa sisteminin devrede olduğu, fiyatın gerçekten piyasada oluştuğu bir yapıda, likiditenin de olduğu bir ortamda herkes yatırımını yapmaya devam edecektir. Piyasada gerçekten herhangi bir dış müdahale olmaksızın fiyat oluşmalı ve yatırımcı da bunu görmeli, buna inanmalı. Ama şu da doğaldır. Sonuçta elektrik herkesi ilgilendiren bir konu. Herkesin evinde, işyerinde, ticarethanesinde, fabrikasında tükettiği bir mal. Gaz için de aynısı geçerli. O yüzden, özellikle belli dönemlerde, seçim dönemlerinde bu konuda daha hassas davranıldığı da bir vakıadır, dünyanın her yerinde de böyledir... Ama bizde peşpeşe bir çok seçim oldu. Süre uzadı. Hala da bitmiş gözükmüyor. Yarın tekrar bir erken seçim olup olmayacağı tartışma konusu.

Elektrik ithalat ve ihracatında ne durumdasınız?

Biz daha en başından beri Bulgaristan ve Yunanistan ile ticaret yapıyoruz. Bazen dışarıya verdiğimiz de oluyor ama daha çok ithal ediyoruz. Aslında dış ticaret için kullanılan iletim kapasiteleri nispeten küçük ama orada aktif bir oyuncuyuz. http://enerjigunlugu.net Yine de dış ticaret, bizim toplam 8.85 milyar kWh'lık satışımızın içinde çok dikkate alınacak bir rakam değil. Çünkü ithalat ve ihracatta 5-10 MW'ler düzeyinde rakamlardan söz ediyoruz.

Finansal yeniden yapılandırmayı biraz açar mısınız?

Finansal yapımızı güçlendirmek istiyoruz. Finansal borçların yeniden yapılandırılması üzerinde çalışıyoruz. Zamanında santrallerin kurulması için alınmış yatırım kredileri var. Tesisler artık işletmeye geçti, çalışıyor. Dolayısıyla o zamanın şartlarına göre alınmış kredileri, bugünkü piyasa şartlarına adapte edip, yeniden yapılandıracağız. Toplam borç rakamımız artmıyor, borç yapısının şirketin yapısına uyarlanması için çalışıyoruz.

Faizler ve vade yapısı ne yönde değişiyor?

Bugünün faizleri de vade yapısı da geçmişten farklı. O zaman 5 sene vade yapan bankalar şimdi daha uzun vadeler yapabiliyor. Yatırım dönemi kredisinin riski şu; Banka yatırım risklerini dikkate alarak kredi veriyor. Henüz ortada olmayan bir tesisi kredilendiriyor. Bunu değerlendirme şekli farklı. Bugün ise yapılıp bitirilmiş en son teknolojiyle en iyi şekilde işletilen bir tesisin kredilendirilmesi söz konusu. Daha iyi şartlarla finansman bulma, yeniden finansman sağlama imkanı mevcut. Finansal yeniden yapılandırma konusunda yılın son çeyreğinde bir netlik sağlamış oluruz.

Borçlanma yerine sermaye artırımı çözüm olamaz mı?

Hedefimiz ilave sermayeye ihtiyaç olmadan, finansal yapıyı güçlendirmek. Bunu niye yapıyoruz? Bugün bir sıkıntımız olduğundan değil. Yarın öbür gün bir sıkıntıyla karşılaşma ihtimaline karşı. Darboğazdan değil, gerek dünyada, gerek bölgede, gerek Türkiye'de ortaya çıkabilecek belirsizliklerin yol açabileceği sıkıntılı ortamda daha rahat hareket edebilmek için gereken tedbirleri bugünden alıyoruz. Yani önümüzdeki 10 yılı rahatlatıyoruz. 

Mehmet KARA