1. YAZARLAR

  2. H. Zafer ARIKAN

  3. Bu da yenilenebilir enerji: Yersen!
H. Zafer ARIKAN

H. Zafer ARIKAN

Yazarın Tüm Yazıları >

Bu da yenilenebilir enerji: Yersen!

Değerli Okurlar,

Bugün uzun zamandır ele almak istediğim bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. 

Soru: Yenilenebilir Enerji, muz örneğinde olduğu gibi, hangi meyve yerine yersen o meyve yerine geçen bir meyve misali, herkesin kendine göre tanımlayacağı bir konu mudur?

Sorunun cevabına geçmeden önce, "yenilenebilir" kelimesinin kullanımına dair bir not. Bu kavramın yerine oturması için aşağı yukarı 10 yıllık bir zaman geçmesi gerekti. Başlangıçta YENİLENEBİLİR yerine daha çok YENİLEBİLİR kelimesi kullanılırdı. Aynı mesafeyi, "KARBON SALIMI" yerine "KARBON SALINIMI" kullanmaktan vazgeçirme konusunda kat edemedik.

Her neyse, sonumuza dönelim...   

Yenilenebilir Enerjiyi, herkesin mutabık kalacağı bir biçimde bilimsel bir yaklaşımla, ekosistemi iyi anlayıp doğru yorumlayarak ve çevreyi gözeterek yeniden tanımlamamız gerekiyor. Çünkü bu kavramın yanlış ya da eksik tanımlanması nedeniyle bazı kesimler önemli avantajlar ve kazançlar sağlarken, olan en büyük ekosistem olan doğaya oluyor ve önemli bir tahribata uğrayıp dengeleri bozuluyor.

Belirli bir büyüklüğün üzerindeki HES’lerden üretilen elektriğin ve özellikle plastik atıklar ile ağaç, ağaç kabuğu, yaprak, vb. orman ürünlerden üretilen elektriğin yenilenebilir enerji sayılmaması gerektiği düşüncesindeyim. Bunların doğayı ve eko sistemi tahrip ettiği açık bir gerçek. Özellikle yakma yönteminin çevre dostu bir çözüm olup olmadığı, üzerinde dikkatle düşünülmesi ve bilimsel olarak tartışılması gereken bir durum.

önemle çizmek gerekiyor ki orman ürünlerinin elektrik üretiminde kullanımı, giderek tehlikeli bir hale gelmeye başlamış bulunuyor. Hammadde temini açısından normalin üzerinde bir kapasiteyle kurulmuş çok sayıda biyo-kütle santrallarına hammadde temin edebilmek/yetiştirebilmek için ormanlarımız talan edilmeye başlandı. Bir taraftan ağaçlar gençleştirme, seyreltme, vb. çeşitli bahanelerle kesilirken, diğer taraftan orman örtüsü kazınarak orman ekosistemi ciddi ölçüde tahribata uğratılıyor. Oysa orada yaşayan her bitki, her böcek, her hayvan bu ekosistemin bir parçası ve doğal besin zincirinde de önemli bir rol oynuyor.

Plastik atıkların ülkemiz için yarattığı problemleri ise yıllardır yazıyor, anlatıyoruz. Özellikle İngiltere’den ithal edilen çöplerin ne kadar kontrolsüz biçimde ülkemize girdiği, bu konuda birçok belgeselin hazırlanıp yayınlandığı; buna rağmen plastik atıkların resmi ve resmi olmayan biçimlerde ülkemize girişinin devam ettiği herkesin gördüğü ve bildiği bir gerçek.

Hidroelektrik santrallara gelince şunları söylemek mümkün. Her ne kadar büyük ölçekli hidroelektrik santrallar işletme dönemlerinde hava kirliliğine neden olmasalar da bunların inşası ve ana şebekeye bağlanmak için gerekli iletim hatlarının yapımı sırasında tüketilen fosil yakıtların olumsuz etkileri, işletme döneminde neden olduğu iklim değişiklikleri ve buna bağlı olarak tarımsal ürünlerde rekolte, çeşit, kalite farklılıkları, kesilen çok sayıda ağaç, ırmak yataklarında yapılan değişiklikler, doğal yaşam alanlarının yok edilmesi, köy kaydırmaları, yerleşik kültürün erozyonu ve ortaya çıkan yeni yaşam biçimleri, su altında kalan tarihi ve kültürel eserler vb pek çok olay da doğayı, çevreyi, sosyo-ekonomik yapıyı önemli ölçüde etkileyip çok sayıda olumsuz değişikliklere neden oluyor. Nitekim benzer sıkıntıları yaşayan ülkeler ve ABD’de eyaletler, kendi coğrafyalarına uygun olarak, bu santralları kurulu güç seviyesine göre yenilenebilir ve yenilenebilir olmayan hidroelektrik santrallar olarak sınıflandırmış bulunuyor

Son söz olarak, bu tesisleri yapıp işleten yerli ve/veya yabancı şirketlerin, yenilenebilir enerji teşviklerinden ve desteklerinden yararlandırılmak suretiyle, aslında yenilenebilir olup olmadığı ciddi anlamda tartışmalı olan bir konuda, önemli kazançlar ve avantajlar sağladığını ifade edelim.

Tüm okurlara esenlikler diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar