HALUK DİRESKENELİ
Değerli okuyucular…
Berlin'de üç opera binası, iki büyük konser salonu var. Küçük hacımda sayısız konser salonu var. Haftanın her günü birden fazla performans izleyebiliyorsunuz.
2019 Şubat ve Mart aylarında, Salome, Boris Godunov, Eugene Onegin, Turandot, Die Zueberflüte operaları, WestSideStory müzikali, ve LaSyhphide balesi Berlin sahnelerinde olacak.
Bu arada Berlin’de şehir içinde çok sayıda termik santral var. Şehir içinde termik santral hepimize olmayacak bir şey gibi geliyor. Bizde termik santral şehir dışında, kömür madenine yakın alanda ya da doğalgaz boru hattı üstünde kurulur.
Ankara'ya yakın termik santraller, Çayırhan (linyit), Temelli Baymina ve Kırıkkale doğalgaz yakan kombine çevrim santralleri yerleşim yerlerinden uzaktadır. Bizim santraller sadece elektrik üretirler. Kışın evleri ısıtmak için çalışmazlar. Halbuki Berlin termik santralleri hem elektrik üretiyorlar, hem konut ısıtıyorlar.
İkinci Dünya Savaşından sonra Berlin ikiye ayrıldı. 1948-49 yıllarında Batı Berlin, Rus albukası altında alındı. Yüzlerce Batılı uçak havadan ikmal yaptı, günde 5000 ton ikmal indirildi. Uçakla kömür bile taşındı.
1961 yılında Berlin duvarı inşa edildi. Batı Berlin çevrelendi. Isınma ve elektrik üretimi için yüksek kalorifik değerde kömür taşıması yapıldı. Berlin çevre nehirleri kıyılarında termik santraller inşa edildi.
1989 yılında Berlin duvarı yıkıldıktan sonra, mevcut termik santraller yenilendi, Rus doğalgazı şehre ulaştı, çok sayıda doğalgaz yakan kombine çevrim ve kogenerasyon santralleri kuruldu.
Mevcut Berlin termik santrallerini size burda sayalım. Charlottenburg 215 MW, Lichterfelde 450 MW, Moabit 150 MW, Mitte 440 MW, Reuter/West 600MW (kömür), Reutter 165 MW, Wilmersdorf 330 MW.
Yakın çevrede daha çok sayıda termik santral var. Bunların hepsi özel yatırımcılar tarafından işletiliyor. Aralarında Alman olmayanlar da var. Alman hükümeti ve parlamentosunun kararı ile tüm termik santraller 2030 yılına kadar kapatılacak. O tarihe kadar çalışacaklar.
Bu santraller çevreye havaya suya kirli atık vermiyorlar. Sivil toplum örgütleri tarafından 7/24 kontrol altında tutuluyorlar.
Ana S-Bahn tren yolu üstünde güneyde Schönefeld havalimanına veya batıda Potsdam kentine giderken koca dev termik santrallerin yanından geçiyorsunuz. Kömürlü santrale vagonlarla kömür geliyor, santralden çıkan curuf yine vagonlarla uzaktaki kül barajına gönderiliyor.
Almanya'da termik santrallerin hepsi Alman sandart ve normlarına uygun olarak Alman firmalarınca tasarlanıyor. Yine Alman firmaları tarafından inşa ediliyor. Mülkiyet uluslararası yatırımcıların elinde olabiliyor. Özellikle İsveçli yatırımcı enerji firması çok etkin.
Berlin zemini kum. Her yerinden akarsu geçiyor. Bu kum ve akarsu yatağı üstüne yüksek katlı bina yapmak yakın zamana kadar çok zordu. Bu yüzden konutlar 3-4 katlı ve az odalı tasarlanmış. İnsanlar hala 1920'lerden kalma evlerde oturuyorlar. Bu evler hızla yenileniyor. Çatı izolasyonu ve dış duvar mantolanması yapılıyor.
Her kiracı veya ev sahibi değiştiğinde, gayrimenkul yenileniyor. Duvarlar boyanıyor. Zemin ahşap parke oluyor. Banyo duşakabin, mutfak çamaşır bulaşık makinası, elektrikli ocak fırın mikrodalga ile yenileniyor. Camlar çift cam oluyor.
Binanın alt yapısına bakıyorsunuz. Bodrumda bir sıcak boru geliyor, bir başka boru çıkıyor, eşanjör binada değil, bina gurubunun dışında bağımsız bir yerde. Kaloriferlerde payölçerler var. Bizde olduğu gibi fatura tutarları her ay değişmiyor. Isıtma servisini veren şirket, bir önceki yıla göre her ay ödenecek sabit ısınma payını size bildiriyor, yılsonunda aldı-verdi hesap kapatıyorsunuz. Çoğunlukla fazla istendiği için, yıl sonunda alacağınız oluyor, hesabınıza para geri ödeniyor.
Berlin metropol nüfusu 3.5 milyon. Kentteki en kalabalık yabancı nüfusu Türkler değil Ruslar. Duvar yıkıldıktan sonra Doğu tarafında görevli Rus ailelerinin bir kısmı Berlin'de kalıp Alman vatandaşlığına geçmişler. Almanca öğrenip çok çabuk entegre olmuşlar. Berlin'de halen 300 bin civarında Rus yaşıyor ve bunların 100 bini Alman vatandaşı. İkinci sırada Polanyalılar geliyor.
Misafir işçi statüsünde 1960'lı yıllarda gelip Berlin'de kalan, üçüncü kuşakta Alman toplumuna yeni entegre olan 100 bin Türk asıllı yeni Alman vatandaşı var. Şimdilerde iyi eğitimli, meslek sahibi, akademisyen şehirli insanlarımız da Berlin’de yaşamayı seçiyor. Ayrıca Ortadoğu ülkelerinden son yıllarda gelip yerleşen genç 50 bin Arap nüfus var. Tüm göçmenler hızla Almanca öğrenip topluma entegre olmaya çalışıyorlar.
Almanlar hızla yaşlanan demografik yapıyı gençleştirebilmek, genç nüfus alabilmek için gençlerin eğitimine büyük paralar ayırıyorlar. Etnik Almanlar bilişim sektörüne girip rahat ofislerde 2-3 ekranlı bilgisayarlarla çalışırken, sokakları temizleyecek, posta dağıtacak, yaşlılara bakacak, sağlık sektöründe çalışacak, zor işleri yapacak genç elemanlara ihtiyaç duyuyorlar.
Genç göçmen nüfus dikkatle elenip içeri alınıyor, onların yeni doğan bebekleri çocukları hızla yuvalarda kreşlerde okullarda eğitiliyor, Almanca yeni gelenlerin ana dilleri oluyor. Genç göçmenler hızla topluma entegre oluyor. Berlin ile Ankara veya İstanbul şartları ne kadar birbirinden farklı, şaşıyorsunuz.
Haluk DİRESKENELİ / Berlin - Şubat 2019