HALUK DİRESKENELİ
ODTÜ Makina Mühendisliği bölümünden 1973 yılında mezun olduktan sonra Trakya'da Alpullu Şeker Fabrikasında işletme mühendisi olarak çalışmaya başladım.
Yaz döneminde hiç durmadan revizyon yaptık, motorlar/ pompalar sökülüyor temizlenip yerlerine takılıyor, rulmanlar, paslanmış/ aşınmış ekipmanlar, elektronik kontrol ekipmanları temizleniyor, onarılıyor, yenileniyor.
O sırada fabrikanın şeker pancarı besleme kanalı pancar besleme kapasitesine yetmemiş, yeni bir pancar yıkama ve pancar sevk kanalı çelik konstrüksiyonu yapılıyor.
Başında Ham-Fabrikanın ustabaşı, emekliliğine az kalmış Alpullu PancarKöy’den 60 yaşlarında Mehmet (Bedirli) Usta var. Stok sahasından çelik profil beğeniyor, çelik konstrüksiyon kanal taşıma ayakları yapıyor, hummalı bir çalışma var.
Malzeme mukavemeti dersi kafamda yeni, son sınıfta en iyi notu almışım, oturdum kullanılan taşıyıcı profillerin flambaj hesabını yaptım.
Mehmet Usta epey güçlü çelik konstrüksiyon (yapı) çatmış. Bir sabah hesapları gösterdim, daha küçük ebatlı profillerle aynı açıklığı/ mesafeyi geçebileceğini söyledim.
Mehmet Ustam beni dinledi, dinledi, sonra hesaplara baktı, baktı, "Mühendis bey, hesapların iyi hoş, ancak çelik konstrüksiyonun benim gözümde de sağlam olması lazım, benim gözüme de uygun gelmesi lazım, beni ikna etmesi lazım, bana güven vermesi lazım " dedi.
Anlamadım ve anlayabileceğim şekilde tekrar anlatmasını istedim, "Mühendis bey, bir ağırlık görürsün, bir yük görürsün, bir açıklık görürsün, bakarsın çelikçi/ tasarımcı ne profil kullanmış, kafana yazarsın, başka bir yerde benzer ağırlığı, benzer yükü, benzer açıklığı görürsün, kafana yazdığın bir önceki profil ile uymaz" dedi.
Hesabı tekrar kontrol ettim, yorulma (fatique) faktörlerini unutmuşum, onları ekleyince hesapta çıkan profiller Mehmet Ustanın tecrübe ile seçtiklerine yakın oldu.
Elinizde veri/ bilgi varsa oturur hesap yaparsınız, bilgi yoksa eski tecrübelerinize/ görgünüze / mesleki hislerinize güvenirsiniz. Bu kuram ders kitaplarına girmiştir.
Bunca yıl termik santrallerde inanılmaz boyutlarda yük, ağırlık, hacim gördüm, askıya alınmış, çok geniş açıklıklar ve büyük taşıyıcı ayaklar profiller gördüm.
Aklıma hep 1973'te Mehmet Ustamın bana söyledikleri geliyor.
Uzakdoğu’dan gelen/ alınan termik santrallerin çelik konstrüksiyonlarına bakıyorum, bu yükü soğuk iken bu çelik belki taşır, ama içinde kömür varken, ve o kömür yanarken, bizim tabirle sıcak yük altında yanma yapılırken, bu çelik konstrüksiyon nasıl taşır? Taşır mı? Ne kadar taşır?
Şantiyenin proje kontrol mühendisine soruyorsun, "Bu yapı/ çelik zayıf görünüyor, güven vermiyor, kontrol ettiniz mi, kendiniz hesap yaptınız mı?"- Cevap veriyor "Ana müteahhit garanti verdi, benim kontrol etmeme gerek yok". Neye neden güveniyorsun? Bu kadar bağımlılık dünyanın neresinde görülmüş? Bu kadar teslimiyet doğru değil, hepimiz aynı mukavemet dersi okuyoruz.
Bu yeni çelik konstrüksiyonlar bana hiç güvenilir gelmiyor. Elimde veri/ bilgi yok, detaylı bilgi şantiye kontrol mühendisinde var mı? Hesap yaptılar mı? Kontrol ettiler mi? Gördüklerim bana güven vermiyor,
Uzakdoğu firmasının tek amacı var. Ucuz olmak, kimsenin veremeyeceği en ucuz fiyatı vermek. İşletmenin ömrü önemli değil, yedekler (redundancy) önemli değil, sadece ucuzluk önemli, yatırımcı en ucuz malı istiyor. Konuyu bilmeyen finansmancı da bu yatırıma finans veriyor, nasıl veriyor? Nasıl hesapladılar? Bilemiyorum.
Haluk DİRESKENELİ - Enerji Günlüğü