1. YAZARLAR

  2. Halil DAĞ

  3. ABD-İran yumuşamasını nasıl okumalı?
Halil DAĞ

Halil DAĞ

Yazarın Tüm Yazıları >

ABD-İran yumuşamasını nasıl okumalı?

Bir kural vardır, doğru cevaplar için doğru soru gerekir. İran`ın ve ABD`nin Ortadoğu`daki sorunlu varlığı için de aynı kural geçerlidir.

Mesela Irak, Libya, Mısır gibi ülkelerden çok daha büyük bir tehdit olarak pazarlanmasına karşın bugüne kadar neden İran`a yönelik hiçbir ciddi operasyon yapılamamıştır? Bu soruya cevap olarak İran`ın daha büyük ve komplike bir askeri varlığa sahip olduğunu düşünüyorsanız yanılırsınız. Bu husus, cevabın önemli bir kısmıdır ama cevabın kendisi değildir.

Bir başka soru ise on yıllardır bir sorun ve küresel şeytan olarak pazarlanmasına karşın bugün ne oldu da İran ile bir bahar havasına girildi? Önceki soru gibi bu soru da cevaplanması gereken bir soru. Cevaplar çoğu zaman İran`ın zaten nükleer güç olamayacağını bildiği ve şimdiye kadar yürüttüğü stratejinin başarıya ulaştığı için yumuşamayı tercih ettiği ekseninde gelişiyor. Acaba hakikat böyle mi?

Hatırlarsanız 2006 yılında ABD, ani bir kararla Hindistan`a nükleer güç olma izni çıkartmıştı. Bir ülkeye izin çıkartmak tek başına ABD`nin elinde değil ancak Washington`un bu yönde atacağı bir adım fiilen izin anlamına gelmektedir. İran ile yaşanan yeni gelişmeler de tıpkı Hindistan`dakine benzer sebeplere dayanmaktadır.

Uluslararası ilişkiler, ihtiyaçlar üzerinden yürür. Din, dil, ortak kültür gibi faktörler daima öne çıkan faktörlerdir ama bunlar her zaman ötekini gizleyen faktörlerdir. Tıpkı şu an Yemen`de patlayan iç savaşın bir Sünni-Şii çatışmasına dönüşmesi gibi.

LİDERLİK ÖRNEĞİ: OBAMA`NIN 2. DÖNEMİ

ABD, Irak`tan çekilmeye başladığı günden bu yana kendi içinde bir güç biriktirmektedir. Küresel operasyonlara yapmış olduğu harcamaları kısarak 2008 Krizi`nden en erken ve hızlı çıkan ülkelerden birisi oldu. Bu nekahat döneminde özellikle kaya gazı ve yenilenebilir enerji konusundaki gelişmeler de ekonomiye önemli bir güç kazandırdı. Bu bakımdan Obama`nın 2. Dönemi, kanımca dünyadaki en önemli ekonomik ve siyasi liderliktir.

ABD`NİN DİZE GETİRMEK ZORUNDA OLDUĞU 2 GÜÇ

ABD için küresel ölçekte ülke bazlı olarak çözülmesi gereken iki temel problem vardır. İran hiç bir zaman bunlardan birisi olmamıştır. İran, daima ABD`nin ileri karakolu vaziyetinde ABD`nin Ortadoğu`daki varlığının bekçisi ve meşruiyeti olmuştur. ABD için çözülmesi gereken ülke bazlı birinci problem enerji kaynaklarının önemli bir tekeli konumundaki Rusya, diğeri ise enerji kaynaklarının en büyük tüketicisi olma yolunda hızla ilerleyen Çin`dir.

ENERJİ ÜZERİNDEN KÜRESEL SİYASET

Elbette meseleler yine her zamanki gibi enerji etrafında şekil almakta ve denkleme dahil ülkelerin hepsi de enerjiyle bağlantılı. Çünkü enerji, günümüz modern toplum ve sanayisinin en vazgeçilmez ihtiyacı ve makro ekonomideki ihtiyaçlar hiyerarşisinin en tepesinde yer almaktadır.

Enerjiyi, hiyerarşinin en tepesine yerleştiren faktör kıtlığından ziyade coğrafi dağılımının yarattığı problemlerdir. Sanayinin neredeyse bütün önemli girdilerini ülkeler barışçıl yollardan alternatif ülkelerden temin edebilirken başta petrol ve doğalgaz olmak üzere enerji hammaddelerinde bu mümkün değildir.

RUSYA`NIN YANLIŞ ENERJİ STRATEJİSİ

Daha da kötüsü enerjiyi elinde tutan ülkeler soğuk kış gününde enerji akışını durdurarak binlerce insanınızın soğuktan donmasına yol açabilmekte ve ülke ekonomisini felç edebilmektedir. 2006 yılında Ukrayna`da Rusya`nın yaptığı tamamen buydu ve o günlerde kayıtlara geçen çok sayıdaki ölümün bir kısmının nedeni şiddetli soğuklardır.

Rusya bu silahı defalarca Ukrayna, Beyaz Rusya ve Gürcistan`a karşı kullandı. ABD de renkli devrimlerle bu ülkelerin yönetimlerini yanına çekerek Rusya`nın arka bahçe olarak kullandığı bu ülkeleri tımar etmeye çalıştı ama kazanan hep Rusya oldu. Rusya kazandıkça enerji silahına olan güveni arttı ancak bu süreçte ABD daha esaslı bir stratejiye yöneldi.

ABD`NİN YENİ ENERJİ STRATEJİSİ

Şu an Ukrayna`da, Yemen`de ve İran`da yaşanangelişmelerin temel sebebi de ABD`nin bu yeni stratejisidir. ABD, Irak`tan çekilerek merkez karargâhında kendini yeniden dizayn etti, enerji konusunda dünyaya güven veren açılımlar yaptı. Kanunen yasak olmasına karşın 1973 yılından bu yana ilk defa petrol ihracatı yaptı. Bütün dünyaya bir mesaj verdi: Rusya yoksa ben varım, elimde bana yetecek kadar kaya gazım var, gerek Kanada`dan aldığım doğalgazı gerekse ilişkide olduğum ülkelerden topladığım petrolü size satarım, Rusya petrolü olmadan da küresel sistem yolunda gider dedi.
Enerji konusunda Rusya`ya en bağımlı ülke Almanya idi ve bu konuda başta Almanya olmak üzere Avrupa`da bir güven yaratıldıktan sonra plan devreye sokuldu.

Ukrayna`da başlayıp Kırım`da Rusya`nın görünürdeki zaferiyle sonuçlanan birinci ayak şimdilik tamamlanmış görünüyor. Ancak bunun Rusya`ya maliyeti çok ağır oldu. Çünkü bütün Batı (ki Fransa daima küresel siyasette Rusya`nın yanında olmuştur ama bu sefer ABD`nin en sadık ortağıdır, Libya rüşveti dolayısıyla ABD`ye borçludur da ayrıca), yekvücut olmuş durumda ve Rusya meyus bir yalnızlık içindedir. Yegane ittifakı İran idi şimdi ise onu da kaybediyor.
10 yıl kadar önce eski müttefiki Hindistan`ın nükleer bir güç statüsüne kavuşturulması ile Güney Asya cephesinde zayıflayan Rusya şimdi ise en güçlü olduğu cephedeki dostunu ABD`ye kaptırmak üzeredir. İran bu senaryoda ABD`nin yolunda ilerler mi bilinmez.

İRAN YUMUŞAMASININ MUHTEMEL NEDENLERİ

Ancak İran, yine el altından bildiğini okumaya çalışacak ama yumuşayan ilişkiler sayesinde de petrolünü daha rahat satarken enerji gelirlerini artıracaktır. Görünen şimdilik bu. Rusya, Yemen`de ne kadar Batı`nın başını ağrıtır şimdilik çözmek zor. Fakat İran petrol ve doğalgazının uluslararası piyasalara gerilimsiz olarak erişimi Rusya`nın ihracatçı konumuna ağır bir darbe vuracaktır. Putin`in geçen hafta İran`a yönelik olarak uygulanan ambargo kapsamında satışı durdurulan S-300`leri teslim etme vaadi İran`ı tavlamaya ne kadar yeter orası şüpheli.

Kanımca yetmeyecek, Al Kırım`ı ver Kremlin`i oyunu artık çok ileri safhalara ulaştı ve ABD, 1979`da Ortadoğu`ya diktiği bekçiyi de harekete geçirmektedir. İran daima ABD`nin menfaatlerinin Ortadoğu`daki bekçisidir. Problemli bir İran olmasaydı ABD hiçbir zaman bu bölgede bu kadar yer alamazdı.

ABD`NİN İRAN`A İHTİYACI BİÇİM DEĞİŞTİRİYOR

Peki ABD şimdi neden bu stratejiyi değiştirdi? Tek neden Rusya mı? Hayır. Artık problemli bir varlık olarak İran`a ihtiyaç kalmadı. Çünkü artık bütün dünyanın gözü önünde kafa kesen ve İran tehlikesinden daha yakın, daha somut bir tehlike olarak IŞİD var. İran ile şimdiye kadar sürdürülen kedi fare oyununa ihtiyaç yok. Bundan böyle, İran bu bölgede var olacaksa, başlamış bir operasyonun ileri karakolu olarak var olmalıdır. O da Rusya`yı kuşatma operasyonu.

ÇİN NE OLACAK DERSENİZ...

ABD`nin bu konudaki hareket tarzı Çinlilerin sabrını hatırlatıyor. Vaktiyle Fransız İhtilali`nden 70 sene kadar sonra bir Çinli devlet adamına sormuşlar, ne düşünüyorsunuz Fransız İhtilali hakkında?
Sakince cevap vermiş: Bir değerlendirme yapmak için henüz erken...

Halil DAĞ - 16 Nisan 2015
e-Posta: hdag77 [@] hotmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar