1. YAZARLAR

  2. Dr. Nejat TAMZOK

  3. Türkiye’nin kömüre hücumu
Dr. Nejat TAMZOK

Dr. Nejat TAMZOK

Yazarın Tüm Yazıları >

Türkiye’nin kömüre hücumu

Geçtiğimiz günlerde İngilizlerin etkili gazetelerinden The Guardian`ın internet sayfalarında Türkiye ile ilgili bir yazı yayınlandı.

Damian Carrington imzasıyla 6 Ağustos 2015 tarihinde çıkan yazının başlığı oldukça ilginçti: Türkiye’nin kömüre hücumunu durdurmak için çok mu geç?

Yazarın, Afşin-Elbistan ve Zonguldak’a yaptığı ziyaretlerden sonra kaleme aldığı anlaşılan ve buralardaki termik santrallerin çevre ve insan sağlığına yönelik olumsuz etkilerinin vurgulandığı yazıda, yöre insanlarının santrallerle ilgili şikâyetleri yapılan röportajlardan aktarılmış.

Yine, Türkiye’nin kömürlü santrallere ihtiyacının olmadığı ve tüm enerji ihtiyacının yenilenebilir kaynaklardan karşılanabileceği düşüncesi de sıklıkla dile getirilmiş.

Bu arada, Türkiye’nin enerji sektörüne ilişkin çok sayıda maddi hata da yapılmış.

Yazıda bahsedilen kömür santrallerinin çevreye ciddi olumsuz etkilerinin olmadığını söylemek doğru olmaz. Bu nedenle, oralarda yaşayan insanların şikâyetleri elbette görmezden gelinmemeli.

Türkiye’nin bütün enerji ihtiyacının su, rüzgâr, güneş ya da jeotermal gibi yenilenebilir kaynaklardan sağlanıp sağlanamayacağı konusu ise tamamen teknik/ekonomik bir analizi gerektirir ve elbette çeşitli yönleriyle incelenmeli ve tartışılmalıdır.

Bununla beraber, bugünkü yazının konusu bunlar değil. Maddi hataları da şimdilik bir tarafa koyuyoruz.
Burada asıl ilgilendiğimiz, Carrington’ın Türkiye kömür tüketimine ilişkin olarak yazısında ileri sürdüğü iddialar.

"KÖMÜRE HÜCUM YAŞANACAK" İDDİASI

Carrington’a göre, önümüzdeki dönemde Türkiye’de öyle büyük ölçekte bir "kömüre hücum" süreci yaşanacak ki, Türkiye, Çin ve Hindistan’dan sonra dünyanın üçüncü büyük kömür tüketicisi haline gelecek.

Arka arkaya 80 yeni kömürlü santral kurulacak ve söz konusu santrallerin kapasitesi İngiltere’nin toplam kurulu gücüne eşit büyüklükte olacak.

Afşin-Elbistan Kömür Havzası’nda ise Dünya’nın kömür yakıtlı en büyük termik santrali kurulacak.

Carrington’a göre, tüm bu nedenlerle, Paris’teki iklim zirvesi öncesinde dünyanın tüm dikkatleri Türkiye’ye çevrilmiş durumda.

Son derece ciddi iddialar. Bunların doğruluklarını biz de araştırdık. Bulgularımız aşağıda.

SON 14 YIL KÖMÜR ÇAĞI DEDİRTTİ

Gerçekten, son yıllarda kömür üretim ve tüketiminde tüm dünyada bir patlama yaşandı. Özellikle yirmi birinci yüzyıl, başlangıcından bugüne kadar, neredeyse tam bir "Kömür Çağı" oldu.

1980’li yıllardan itibaren 4-5 milyar ton arasında seyreden ve geçtiğimiz yüzyılın sonunda yaklaşık 4,7 milyar ton olan yıllık küresel kömür üretimi 2000 yılından sonra 14 yıl boyunca kesintisiz her yıl arttı. 2003 yılında 5 milyar tonu, iki yıl sonra 6 milyar tonu aştı ve 2013 yılında 8 milyar ton düzeyine yaklaştı.

Yeni yüzyılın ilk 13 yılında küresel enerji tüketimi yüzde 36 oranında artarken kömür tüketimindeki artış yüzde 63 ile çok daha yüksek bir düzeyde gerçekleşti. Aynı dönemde Türkiye’nin kömür üretim ve tüketimi de arttı. Bununla beraber, artış oranları dünya ortalamalarına göre çok daha düşüktü.

Toplam enerji ihtiyacı 2000-2013 yılları arasında yüzde 50’ye yakın artan Türkiye’nin kömür tüketimi aynı dönemde yüzde 37 ile daha düşük bir oranda yükseldi. Üstelik 2000 yılında enerji ihtiyacının yüzde 28’i kömürden karşılanırken, 2013 yılına geldiğimizde bu oran 2 puan düştü.

Türkiye’de 2013 yılında tüketilen kömür miktarı toplam 83 milyon ton oldu. Söz konusu tüketimin küresel tüketim içerisindeki payı ise sadece yüzde 1 düzeyindeydi. Aynı yılda Çin 47 kat, ABD 10 kat, Hindistan 9 kat, Almanya ve Rusya 3 kat daha fazla kömür tüketti.

Türkiye’nin 2013 yılı kişi başına kömür tüketimi 1,1 ton oldu. Aynı yılda, kişi başına tüketim Yunanistan’da 4,8 ton, Polonya’da 3,7 ton, Almanya’da 2,9 ton, ABD’de 2,7 ton, Japonya’da 1,5 ton, Finlandiya’da 1,1 ton, Danimarka’da 1 ton ve Carrington’un ülkesi İngiltere’de ise 0,9 ton büyüklüğündeydi.

Türkiye’de kömürün elektrik üretimindeki kullanım payı da son yıllarda giderek azaldı. 2000-2013 yılları arasında Türkiye’de toplam 45.000 megavat büyüklüğünde yeni santral işletmeye alınırken bunların sadece yüzde 17 oranındaki kısmı kömüre dayalı santrallerdi. Bunun sonucunda, kömürlü santrallerin toplam kurulu güç içerisindeki payı 2000 yılında dörtte bir oranındayken bugün söz konusu pay beşte bir düzeyine kadar geriledi.

SON 14 YILDA KÖMÜRE HÜCUM YOK

Dolayısıyla, Türkiye’de, 2000 yılından bu tarafa ciddi bir “kömüre hücum” olgusundan bahsetmek doğru olmaz.
Bununla beraber, yazıdaki iddia da zaten bundan sonraki dönemlere ilişkindir ve artışın kaynağı olarak yeni kurulacak kömürlü santraller gösterilmektedir.
Öyleyse, önümüzdeki dönemde bu konuda yaşanabilecek gelişmeleri kestirmeye çalışalım...

80 DEĞİL 18 SANTRAL İNŞAATI

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından yayınlanan verilere bakarsak; Türkiye’de bugün -80 değil- 18 adet kömür santrali inşaat halinde. Bunların toplam kurulu güçleri 7.500 MW ve 10 adedi yerli kömür, 8 adedi ithal kömür yakıtlı.

Önemli bir kısmının gerçekleşme oranları ise neredeyse sıfır noktasında. Bununla beraber, inşaat halindeki santrallerin tamamlanmaları durumunda Türkiye’nin kömüre dayalı santral kurulu gücü 14.700 megavat düzeyinden 22.200 megavat düzeyine yükselecek.

DÜNYA ÜÇÜNCÜLÜĞÜ İMKANSIZ

Yeni santrallerin tam kapasitede tüketecekleri kömür miktarı ise en fazla 35 milyon ton olacak ve bu durumda Türkiye’nin kömür tüketimi yılda 120-130 milyon ton düzeyine yükselecek. Bununla beraber, söz konusu tüketim düzeyinde, Türkiye’nin Çin ve Hindistan’dan sonra üçüncü sıraya yerleşmesi mümkün değil. Mevcut on ikincilik sandalyesinden ancak bir ya da iki sıra daha yukarıya çıkabilir.

CARRINGTON`IN YERSİZ TELAŞI 

Ayrıca, İngiltere’nin toplam kurulu gücünün 86.200 megavat olduğu dikkate alındığında, Türkiye’nin yeni kurulacak kömüre dayalı santrallerinin gücü, bırakın İngiltere’nin toplam kurulu gücüne eşit olmasını, İngiltere’deki sadece kömürlü santral gücünün bile ancak üçte biri kadar olabilecek.
Dolayısıyla, buradan da Carrington kadar telaşlanacak bir "kömüre hücum" sorununun çıkması pek mümkün değil.
Ama biz yine de devam edelim.

YENİ LİSANS BAŞVURULARI BELKİ...

Kurulu ya da kurulmakta olan kömür santrallerinin yanında bir kategori daha var. O da inşaata başlamak için onay bekleyen kömürlü santral başvuruları.
İşte buradan telaşlanacak bir şeyler çıkarmak mümkün olabilir.

Çünkü bu kategoride toplam 25.000 megavat büyüklüğünde ve yüzde 90’a yakını ithal kömür yakıtlı 38 adet kömüre dayalı termik santral söz konusu.

Bu santrallerin lisans verilerek önlerinin açılması durumunda, tam kapasitede tüketecekleri kömürün miktarı yılda 80-90 milyon ton düzeylerini bulacaktır.

Bu durumda ise Türkiye’nin toplam kömür tüketimi yılda 200 milyon tonu aşacak ve Dünya sıralamasındaki yeri Japonya’nın önünde altıncılığa kadar yükselecektir.

AFŞİN-ELBİSTAN "EN BÜYÜK" OLUR MU?

Afşin-Elbistan Kömür Havzası’na kurulacağı iddia edilen dünyanın kömür yakıtlı en büyük termik santraline gelince...

Bugün itibariyle dünyanın kömür yakıtlı en büyük termik santrali Tayvan’daki 5.500 megavat kurulu gücündeki Taichung Santrali. Polonya’daki Bełchatów Santrali ile Çin’deki Tuoketuo Santrali ise buna yakın. Bunların da her biri 5.400 megavat büyüklüğünde.

Afşin-Elbistan’da ise iki adet kömürlü santral bulunmakta. Bunlardan ilki 1980’li yıllarda işletmeye alınan 1.360 megavat gücündeki Afşin-Elbistan A Santrali. Diğeri ise 2006 yılında devreye giren 1.440 megavat gücündeki Afşin-Elbistan B Santrali. Bu ikincisi, Türkiye’nin en büyük kapasiteli kömür santrali unvanını halen taşımakta.

ORTADA BÖYLE BİR PROJE YOK

Türkiye, bu santrallerin yanına yenilerini yapmak ve Türkiye’nin en büyük kömür havzasındaki kömürlerinden elektrik üretimi amaçlı olarak yararlanmak istiyor. Bu amaçla da yatırımcı bulmaya yönelik girişimlerini sürdürüyor. Doğrusu, bu havzada da daha en azından 6.000 megavat gücünde bir santrali besleyebilecek kömür potansiyeli bulunmakta.

Dolayısıyla, dünyanın en büyük kömür santralini bu havzaya kurmak teorik olarak mümkündür. Bununla beraber, böyle bir projenin teknik, ekonomik, mali, çevresel ya da politik yapılabilirliğinin bulunup bulunmadığı ancak kapsamlı ve detaylı bir proje ile belirlenebilir.

Böyle bir projenin varlığı ise en azından bu satırların yazarı tarafından henüz tespit edilemedi.

ÇEVREYE DUYARLI YERLİ KÖMÜR

Bununla beraber, kolayca tespit edebildiğimiz önemli bir konu var. O da Türkiye’nin ciddi bir enerji güvenliği sorununun bulunduğu ve ithal kaynak bağımlılığının her geçen yıl hızla artmakta olduğu.

Bu nedenle, Türkiye’nin, doğru bir planlama ile sahip olduğu yerli kömür rezervlerinden yararlanmaya çalışması, bunu yaparken sanayi sektörleriyle bütünleşik, toplumsal kalkınmaya ve yoksulluğun azaltılarak gelir dağılımının düzeltilmesi hedeflerine yönlendirilmiş ve çevrenin korunmasını da gözeten bir anlayışla hareket etmesi en uygun yol olacaktır.

Dr. Nejat Tamzok
Ankara, Ağustos 2015

E-Posta: nejattamzok [@] yahoo.com

DİPNOTLAR:
1 - Damian Carrington, “Is it too late to stop Turkey`s coal rush?”, The Guardian, , 6 Ağustos 2015.
2 - International Energy Agency, Coal Information 2014, Paris.
3 - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Enerji Denge Tabloları, 2015.
4 - Türkiye Elektrik İletim A.Ş., Türkiye Elektrik Üretim-İletim İstatistikleri - 2013, , Erişim tarihi: 26 Ağustos 2015.
5 - Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Elektrik Piyasası Lisanslar, , Erişim tarihi: 26 Ağustos 2015.
6 - International Energy Agency, Electricity Information 2014, Paris.

Önceki ve Sonraki Yazılar