Enerji Günlüğü - Türkiye, yeni iklim anlaşmasına katkıda bulunmak için hazırlıklarına başladığı sera gazı emisyonları projeksiyonlarını bir iki ay içinde sunmayı planlıyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ev sahipliğinde toplanan "İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu"nda konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, bu yıl sonunda Paris'te düzenlenecek BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 21. Taraflar Konferansı'nda 2020 sonrasında yürürlüğe girecek yeni anlaşma metninin tamamlanmasına katkı sunmak için çalışmalara başlandığını ve bir iki ay içerisinde ülkemizin yeni iklim anlaşmasına katkısını sunabileceğimizi söyledi.
Öztürk, "İnşallah kurul üyelerimizle birlikte çalışmalar üzerinde bir mutabakata varıp önümüzdeki bir iki ay içerisinde ülkemizin yeni iklim anlaşmasına katkısını sunabiliriz. Bu konuda alınan karar sadece Bakanlığımızın kararı değil, ülkemizin kararı olacaktır. Yeni iklim sürecinde ülkemizin iyi bir şekilde konumlanması, menfaatlerinin korunması hayati önem taşımaktadır" dedi.
"Ülkemiz 2020 sonrasına ilişkin yeni anlaşmanın şeffaf, kapsayıcı, adil ve eşitlikçi olması halinde kendi kabiliyetleri doğrultusunda sürece katkı sağlamaya niyetlidir." diyen Öztürk, yeni sürece yönelik hazırlıklar çerçevesinde Türkiye'nin müzakerelerde daha etkin ve verimli sonuçlar elde edebilmesi için ortak bir kararla Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar'ın Başmüzakereci olarak görevlendirildiğini de belirtti.
Öztürk, 2015 yılının iklim değişikliğiyle mücadelenin kritik bir öneme sahip olduğuna işaret ederek, Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi çatısı altında bulunan ülkelerin, KYOTO Protokolü yerine yeni bir iklim anlaşması kabul etmenin eşiğine geldiğini söyledi.
İŞBİRLİĞİ ÖNEMLİ
Müsteşar Mustafa Öztürk, bu yıl sonunda Paris'te düzenlenecek BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 21. Taraflar Konferansı'nda 2020 sonrasında yürürlüğe girecek yeni anlaşma metninin tamamlanmasının planlandığını belirtti. Anlaşmanın KYOTO Protokolünden farkının, belli ülkelerin dışındaki tüm taraf ülkelerden destek beklenmesi olduğunu ifade eden Müsteşar Öztürk, tüm ülkelerin Ekim ayına kadar katkı sunacağını kaydetti.
Bu sürecin kamu, özel sektör kuruluşları, akademik çevreleri ve sivil toplum kuruluşları ile eşgüdümlü ve uyumlu bir şekilde yürütülmesinin amaçlandığına vurgu yapan Öztürk, ülkelerin işbirliğinin de önemli olduğunu, ancak KYOTO Protokolü'nün uygulanmasında bugüne kadar işbirliğinin sağlanamadığını ifade etti.