1. YAZARLAR

  2. Haluk DİRESKENELİ

  3. Eski termik santralleri söküp satmalı
Haluk DİRESKENELİ

Haluk DİRESKENELİ

Yazarın Tüm Yazıları >

Eski termik santralleri söküp satmalı

Hazelwood 8×200 Mwe Termik Santral, Avustralya

Bugün sizlere, bize göre dünyanın öbür ucundaki bir termik santral tecrübesinden bahsedeceğim.

Avustralya’da 1970′lerde inşaa edilmiş, yerel linyit yakan Hazelwood 8×200 MWe baz termik santrali 1996 yılında özelleştirildi. 1600 MWe (net 1470 MWe) üretim gücündeki santrali International Power (GDF Suez ve Mitsui) 2.35 milyar ABD doları fiyatla satın aldı, parayı ödedi, çalıştırmaya, elektrik üretmeye, satmaya başladı.

Grup olarak bugüne kadar santrale 800 milyon dolar rehabilitasyon harcaması yaptılar, buhar kazanları için 85 milyon dolar fiyatlı yeni toz giderme ve kükürt tutma tesisleri kurdular. 1200 MWe kapasitede çok eski kazanların rehabilitasyonu için en az 160-200 milyon dolar bütçe gerekli, harcanan para yetmedi.

Bugün Hezelwood hâlâ dünyanın en kirli en kötü emisyona sahip santralleri içinde bulunuyor. İstenen çevre baca emisyon şartları henüz tam gerçekleşmedi, yenilemeler için süre muafiyeti aldı, mevcut çalışma süresini 2030 yılına erteledi. Özelleştirme kapsamında satılmasa idi, santral çevre kirliliği yüzünden 2005 yılında kapatılacaktı. Hava kirliliği çok, su kullanımı çok, kirletici madde salınımı çok.

Hazelwood santrali yanındaki Morwell açık işletme linyit kömür sahasında 20 Ocak günü yeraltı yangını çıktı. 40 gün süren yangın, 10 Mart günü söndürüldü. Bu süre içinde çevrede nefes alınmaz oldu, Morwell kasabası boşaltıldı, tam bir çevre felaketi yaşandı.

Bir yerde bir arıza, yangın, patlama varsa, bunlar durup dururken kendiliğinden olmaz, mutlaka bir insan ihmali vardır. Yetersiz çalışma yapılmıştır. Hazelwood santralindeişletmecinin yangında mutlaka sorumluluğu, ihmali vardır.

Dünyada çevreyi çok kirleten termik santraller hangileri?

Avrupa Birliği Komisyonu 2013 raporu en çok birim KW-Saat CO2 salınımına göre, ABD, Gallagher Indiana 600 Mwe, Polonya Belchatow 1090 Mwe, Avustralya Hazelwood 1600 Mwe,Yunanistan, Agios Dimitrios 1500 Mwe, Yunanistan Kardia 1250 Mwe, Yunanistan Megalopolis-A 850 Mwe, Bulgaristan Maritza Iztok 1-2-3, 3000 Mwe, Ingiltere Drax ve Eggborough, Italya Brindisi Süd.

Almanya’nın en kötü termik santralleri hangileri?

Aynı rapora göre, Frimmersdorf 2413MWe, Janschwalde 3000 MWe, Weisweiler 2293 MWE, Neurath 2100 MWe, Niederaussem 3864 Mwe, Boxberg 1900 MWe, Schwarze Pumpe 1600 MWe, Lippendorf1866 MWe, Scholven 2300 Mwe. (SpiegelOnline, Nisan-2014)

Almanya’da, özellikle de batıdaki Niederaussem örneği kömür santrallarının dünyanın en kirli santralları olarak ilan edildiğini anlamak zor. Niederaussem santralı bu “en kirli” ünvanını KW-saat başına atmosfere en çok CO2 salıyor diyealmış. "Almanya’daki dünyanın en iyi kömür santrallarını en kirli ilan etmenin arkasındaki amacın yenilenebilir enerji yatırımlarına uygulanan inanılmaz sübvansiyonlara haklı bir neden bulmak olabilir" diyebilirsiniz.

EN KİRLETİCİ İLK 100

En kirletici ilk 100 listesine giren bizden Afşin-Elbistan-A ve Tunçbileksantralleri var. Türkiye’de özel sektör termik santralleri 2010 yılında kabul edilen Büyük Yakma Tesisleri Yönetmeliğine (BYTY) uymak zorundadırlar. Kamuya ait santrallerin 2018 yılına kadar uyma yükümlülüğü yok. Bu süre ayrıca 3 yıla kadar uzatılabilecek.

Almanların kendi ülkelerinde çoğu büyük kömür yakan santrallerin durumu yeni Avrupa Çevre Baca Emisyon normlarına göre bizden iyi değil. Almanya’da bugün için elektrik üretiminin yüzde 40′ı yerli kömürden sağlanıyor. Yerel linyit kömürünü bir şekilde yakıyorlar ama toz tutma filtreleri ilk tasarımda küçük tutulmuş. Çoğunda bacagazı kükürt giderme tesisleri önceden konmamış, şimdi konması için büyük yeni yatırım gerek, bu işe ayrılacak para yok, çünkü getirisi, geri dönüşü yok.

Almanya’da parayı-krediyi, yeni yenilenebilir teknolojilere yatırmak ekonomi açısından daha akılcı. Çünkü yatırılan paranın geri dönüşü var, yeni istihdam var, yerli üretim var. Satılan termik santrallerde çevre ekipmanlarına gerekli yeterli yatırım yapmıyorlar, santral özelleşiyor, özelleşme sonrası rehabilitasyon yapılacak diye bekliyorsunuz, işletmeci rehabilitasyon yapmıyor. “Sistemi, santrali komple durdururum, elektriksiz kalırsın” diyor, düzenleyici otorite ister istemez süre uzatımı veriyor, muafiyet süresini uzatıyor.

Çünkü çevre ekipmanları için yapılacak harcamanın geri dönüşü yok. Çevre insanı zorlamadan çevre ekipmanları yani daha verimli toz tutucu filtreleri, daha büyük yeni bacagazı kükürtsüzleştirme sistemleri konmuyor. Bu harcamalar ancak zorlama ile yapılıyor. Çevre insanının elinde sadece mahkemeden kapatma kararı çıkarma silahı var. Bu da uzun bir süreç, çoğunda sonuçsuz kalıyor.

Almanya’nın çevre sicili çok kötü olan santralleri, batıda Fransa sınırında veya doğuda Polonya sınırında bulunuyor. Çoğunda hakim rüzgar komşu ülkeye doğru esiyor. Bu yüzden kendi insanı baca gazı emisyonundan daha az etkileniyor, bacadan çıkan toz kirlilik, baca emisyonları komşu ülkeye taşınıyor, komşu ülkenin insanlarının ellerinde engelleyecek bir yaptırım yok.

Almanya’da taşrada, şehirlerden ve çevrecilerin denetiminden uzak yerlerde, dağ başında hala kirli termik santraller çalışıyor. Bu kirli santraller, bize gelip akıl öğreten büyük firmaların inşa ettikleri, kendi ülkelerinde ekonomik olmadığı için rehabilitasyon bir türlü yapmadıkları, yıllar öncesinin temel tasarımlarında çevre ekipmanları küçük tutulmuş eski verimsiz termik santraller.

Bugüne kadar dünyanın hemen her yerinde çoğu yatırımcı siyasi desteği arkasına aldı. Yerel insan tarım insanı çok mağdur oldu. Brezilya yağmur ormanları neredeyse yok olmak üzere. Çevre, toprak, deniz, hava, akarsular çok kirlendi. Sürecin ilk başlarında yerel insan tarım insanı durumun ne olduğunu anlamadı, yanıltıcı istihdam vaatlerine kandı. Ancak arkasından toprağını, işini, temiz çevresini kaybedeceğini anlayınca kanuni olarak her türlü direnişe başladı. İş şirazesinden çıktı. Güven ortamı kayboldu.

Termik santraller tüvenan, yani madenden çıkarıldığı haliyle gelecek kömüre göre tasarlanır. Ancak yanmayan madde içeren taş toprak kısmının göz kontrolünde elle ayıklanması durumunda işletmede daha iyi çalışma sağlanır.

YENİSİNİ YAPMAK GEREKTİ

Soma termik santralinde tüvenan kömür, madenden çıkarıldıktan sonra doğrudan santralin kömür değirmenlerine giderdi. Uzun yıllar elle gözle ayıklama yapılmadı, bant üstünde santrale giren kömür içinden taş toprak ayıklanmadı. Ortalama Kalorifik değer 2000 kCal/kg alt ısıl değerin altına, kazan tasarım değerinin çok çok altına indi. Taş toprak, kömürle beraber kömür değirmenlerine verildi, orda öğütüldü, pülverize edildi, buhar kazanı yanma odasına gönderildi, yanacak değeri olmadığı için baca külü olarak atmosfere atıldı, küçük toz tutma filtreleri bu yükü tutamadı. Aynı taş toprak cüruf oldu, kazan altı cüruf olarak su ile kül barajına taşındı, kül barajı 30 yıl yerine yarı süre içinde doldu, yenisini yapmak gerekti.

Soma’da daha sonra giriş bandındaki kömürden basit el emeği ile taş toprak ayıklayan işçiler istihdam edildi, kalorifik değer yükseldi, ortalama 2500-2800 kCal/kg oldu, kömür değirmenlerinin yükü azaldı, daha az uçucu kül, daha az kazan altı cüruf çıktı, kazanlar daha yüksek verimle çalışmaya başladılar.

Gönül ister ki tüm kömür yakan termik santrallerde lavvar, yani suda yüzdürme ile taş ayıklayan sistemler kurulsun, kazanlara daha yüksek kalorifik değerde kömür verilsin, kazanlar daha verimli çalışsın, daha az arıza yapsın, daha az uçucu kül bacadan çıksın, toz filtreleri verimli çalışsın, kazan altı cüruf az çıksın, kül barajına daha az cüruf gönderilsin, kül barajı ömrü daha uzun olsun.

REHABİLİTASYON YAPMIYORLAR

Bunun taş toprak ayıklamak için işçilik bedeli var, ama getirisi çok. Termik santrallerin özel işletmecilere varlık satışı sonrasında, santrallerde rehabilitasyon yapılacak beklentisine giriyoruz. Halbuki durum öyle değil. Bizdeki örnekleri henüz bilmiyoruz, ancak dünyadaki benzer örnekler bize hiç doğru düzgün gelmiyor.

Alıcılar termik santrallerde rehabilitasyon yapmıyorlar, çevre ekipmanlarına yeni yatırım yapmıyorlar, sadece çevreyi kirletmeye devam ederek elektrik üretmeye, satmaya ve para kazanmaya bakıyorlar.

Düzenleyici kurumlar çaresiz, çevre insanının çevre beklentileri karşılanmıyor. Santraller aşırı zorlanıyor, hızla yaşlanıyor. Maden yangınları, maden kazaları, verimsiz üretim, kapasite düşümü, randıman düşümü arkadan geliyor. Devamlı süre uzatımı, devamlı çevre ekipmanları yapımından muafiyet ekleniyor, özelleştirmenin, varlık satışının baştaki daha verimli daha temiz çevre beklentileri karşılanmıyor.

Türkiye’deki genç linyit kaynaklarının büyük çoğunluğunu teşkil eden, yüksek nemli (%35%-55), yüksek oranlı uçucu (%38-68), yüksek kükürt (%1-3), yüksek alkali ihtiva eden (%0,025-0.045) ve düşük kalorifik değerde (1100-2500 kCal/kg) linyit yakıtlar için, uluslararası kabul gören minimum çevre koşullarını temin edecek şekilde işletmede kendini ispatlamış “Pülverize doğrudan (PC) yakma” veya “dönüşümlü akışkan yatak (CFB)” tasarımlı kazanlar yapmak mümkündür.

DEVLET KURUMU AÇISINDAN SEVİNDİRİCİ OLABİLİR

İhalelerde yaşanan acımasız rekabet sonucunda, gereğinden yüksek fiyatların ortaya çıkması, malın sahibi devlet kurumu açısından çok sevindirici olabilir.

Yapılan ihalelerde sunulan tekliflerde, önerilecek yenilemeleri, rehabilitasyon modellerini, taahhüt edilecek çevresel önlemleri, linyit kaynaklarının verimli kullanımının değerlendirilmesi göz artı edilmekte, sadece devlete ödenecek bedel üzerine odaklı mevcut yöntem, toplumsal yarar anlayışınaaykırı bir sonuç vermektedir.
Aşırı yüksek fiyatlara santral alan firmalar, gereği gibi rehabilitasyon, yenileme yapmak yerine, yaşlanmışeski mevcut santralden olduğu gibi yararlanarak, geri ödeme planına daha öncelik vermekte, verimlilik, çevre hassasiyeti, orta ve uzun dönemde ekonomik olma amaçlarına maalesef önem vermemektedirler.

Yakın coğrafyamızda gelişen siyasi olaylar ve bu olayların birincil enerji ithalatımıza olumsuz etkilerini değerlendirecek olursak, yerli linyit kaynaklarımızın elektrik enerjisinde daha çok ve daha verimli kullanımınınartırılması şarttır.

Bütün bu gözlemlerden sonra kazandığımız tecrübe nedir?

En iyisi eski termik santralleri komple sökmek, hurda olarak satmak, yerine yenisini, daha iyisini, en son teknolojiye sahip yeni santralleri, yerli imkanlarla inşa etmek. Çünkü uzun dönemde yeni modern santrali yapmak, eski santrali rehabilitasyon ile iyileştirmekten daha ucuza geliyor. Yeni santral ile daha yüksek randıman, daha iyi emre amadelik, çevre normlarına daha iyi uyum sağlanabiliyor. 



Not: Bu yazı, 21 Nisan 2014 tarihinde Ekonomik Çözüm Gazetesi`nde yayınlanmıştır. 



Önceki ve Sonraki Yazılar