1. YAZARLAR

  2. Sabiha KÖTEK

  3. Antalya, karbon emisyonunu yüzde 20 azaltacak
Sabiha KÖTEK

Sabiha KÖTEK

Yazarın Tüm Yazıları >

Antalya, karbon emisyonunu yüzde 20 azaltacak

Enerji Günlüğü - Antalya Büyükşehir Belediyesi, karbon emisyonunu yüzde 20 azaltmayı taahhüt etti. Belediye, hem kendi birimlerinin hem de tüm şehrin karbon emisyonu envanterini çıkarmakla işe başladı.

Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne ait Güneşev ve Ekolojik Eğitim Merkezi yaklaşık iki yıldır faaliyette. Temiz Enerji Şube Müdürlüğü Birimi’nden Makina Yüksek Mühendisi Mehlika Sevük ile birlikte merkezi dolaştık. Kendisinden projeye ilişkin bilgiler de aldık.

Öncelikle, Güneşev nedir?

Güneşev aslında bir örnek proje. Burası 37 sponsorun desteğiyle yapıldı. Her sponsor kendi ürünüyle destek verdi. Ana sponsorumuz binayı yapan Adopen. Bu evin bütün ısıtması, soğutma da dâhil olmak üzere güneşten karşılanıyor. Genellikle sistemimiz kendi kendine yeterli. Burada ısı pompamız da olduğu için ısıtma ve soğutmamız diğer yöntemlere göre daha ekonomik. Bütün aydınlatmalar led aydınlatmalar. Su kaynaklı su pompası var. Mimari tasarım da yalıtımlı. Ama yine de özellikle kışın elektriğin yetmediği durumlarda şebekeden karşılıyoruz. 20 kW kurulu gücümüz var. Bu da yaklaşık bin liralık fatura karşılığı.

Burada sadece güneş panelleri yok gördüğüm kadarıyla.

Evet, burada bir tane de 1 kW’lık rüzgâr tübinimiz var. “Böyle bir ev yaptık ve bunu da göstermemiz gerek” diye koyduk ama gördüğünüz gibi pek dönmüyor. Burası rüzgâr potansiyeli olan bir yer değil. Sadece bilgilendirme amaçlı bir örnek. Zaten rüzgâr enerjisi şehir merkezlerinde çok da uygulanabilir değil.

Rüzgâr türbininin çaprazındaki yapı nedir?

Orada güneş panellerinden elde ettiğimiz elektriği depoluyoruz. Zararlı olduğu için uzak durmaya özen gösteriyoruz. Yukarıda yeşil çatımız var ve orada yağmur suyunu depolayıp filtreleyerek kullanılabilir hale getiriyoruz.
160 m2’lik bir seramız var, topraksız tarım yapıyoruz. Antalya aynı zamanda bir tarım kenti olduğundan iyi bir örnek. Şu an domates yetiştiriyoruz. Yarı otomasyonlu bir sera ve ısıtması da güneş enerjisinden karşılanıyor. Termal ısıtmayla ısıtılıyor. Etrafındaki boruları görüyorsunuz, bir kalorifer sistemi gibi sıcak su dolaşıyor ve ısıtmayı sağlıyor. Ayrıca çok basit bir sistemle de güneşin kavurucu etkisini önlüyoruz. Borulara paralel olan kâğıt karton perdeler, borulardan sızan sular ısıyı dengeliyor.

Aslında burada bir nevi tarım projesi de hayata geçirmiş durumdasınız…

Evet, topraksız tarım. Pek benim alanım değil ama onun da kendine özel yanları var. Özellikle toprak olmayan yerde oldukça verimli bir sistem. Normal mahsulün üç katı fazla verimli. Her mahsulden sonra değiştirmek gerekiyor. Topraksız tarımın su içinde, değişik sıvılar içinde, jeller içinde yapılan birkaç çeşidi var. Biz Hindistan cevizi kabuğu liflerinden elde edilen kokopit denen bir malzeme içinde ürün elde ediyoruz. Şartlandırılmış bir sera olduğu için bu seradan on iki ay ürün alınabiliyor. Bunun da örneğini göstermek istedik, çünkü iyi bir örnek. Seramız da üç sponsor tarafından destekleniyor. Isıtma panelleri Yeşilgönen’in, sera Nalbantoğlu’nun, sebzeler de Grow Fide’nin. Ürünleri kendi bünyemizde değerlendiriyoruz şimdilik. Seramızın önünde gördüğünüz araba güneş enerjisinden elde edilen elektrikle çalışıyor. Önünde durduğu şarj ünitesinden şarj ediliyor. Bir ara Belediye Başkanımız kullandı aracı.

Adında da geçtiği üzere Güneşev aynı zamanda bir eğitim merkezi değil mi?

Kesinlikle. Üretim yapıyoruz ama asıl amacımız vatandaşa güneşten elektrik üretildiğini göstermek. Ülkemizde bu konu henüz yeni. Vatandaşlar bilgiye, öğrenmeye çok açıklar. Bu nedenle bu konuda farkındalık yaratmak, bilinirliği artırmak için sistemlerin nasıl çalıştığını anlatıyoruz. Bizim insanımız görerek bir şeye başlıyor. Mesela günısı’nın Antalya’ya gelişi de öyle olmuş. Cumhuriyet meydanına günısı, yanına da çeşme koymuşlar. İnsanlar suyun altına ellerini tuttuklarında kaynar su aktığını görünce yaygınlaşmış. Biz de şimdi benzer bir yöntem kullanıyoruz. Örneğin bir caddemizi tamamen güneş enerjisiyle aydınlatacağız. Cumhuriyet meydanında sadece güneş enerjisiyle çalışan bir şarj ünitesi koyduk. Vatandaşlar buradan ücretsiz bir şekilde cep telefonlarını şarj edebiliyor. Henüz yerini belirlemedik ama bir tane de motosiklet şarj ünitesi koyacağız. Böylece çok sıkça bize sorulan “Güneş enerjisi gerçekten bir evin ihtiyacını karşılar mı?” sorusuna uygulamalı olarak “Değil bir evin, yeterli panel kurulduğunda bir bölgenin, bir şehrin ihtiyacını karşılar” yanıtını vermek istiyoruz.




Biz burada vatandaşlara güneş enerjisini tanıtıyoruz. Özellikle okul döneminde öğrenci gruplarına tanıtım sunumları hazırlıyoruz. Anlatmaya tasarruftan başlayarak yenilenebilir enerji kaynaklarını anlatıyoruz. Tabi konumumuz itibarıyla güneşi anlatıyoruz.

Antalya’da güneş enerjili park haberini okumuştum…

Şimdi pek çok belediyede temiz enerji şube müdürlüğü ya da benzer isimlerle birimler oluşturuldu ama bu anlamda biz bir ilktik. Birimde mühendislerden oluşan bir çalışma grubumuz var. Bazı projeler üretiyoruz. Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) gibi ajanslardan ya da fonlardan destek alarak projeler yapıyoruz. En son Atatürk Kültür Parkı’nın aydınlatmasını yaptık. Burada öncelikle sistemleri led’e çevirdik. Oradan ciddi bir tasarruf elde ettik. Parkta elektriğin yaklaşık 15 kw’lık kısmını da güneşten karşılıyoruz. Tam bir güneş enerjisi parkı olmasa da ciddi bir tasarruf sağlandı ve yenilenebilir enerji kullanan bir park haline geldi. Bununla gurur duyuyoruz.

Hâlihazırda üzerinde çalıştığınız yeni bir proje var mı?

Birim olarak Türkiye’de karbon emisyonlarının çok ciddi arttığının farkındayız. Buna bir şekilde dur demek lazım. Bu nedenle karbon envanteri çıkarmaya karar verdik. Şimdi onun çalışmaları içersindeyiz. Bu ayın 29’unda bütün bir gün sürecek olan bir çalıştayımız olacak. Sizi de davet ediyorum. Hem kurumsal, yani Antalya Büyükşehir Belediyesi, hem de bütün şehrin emisyonlarını çıkarmaya çalışıyoruz. Belediye başkanımız Başkanlar sözleşmesi’ne (Covenant of Mayors ) imza attı. Bu tip sözleşmelere imza atmak belediyeler için çok büyük bir yük aslında. İnşallah altından kalkarız. Yirmi yıl içerisinde karbon emisyonlarımızı yüzde 20 azaltacağımıza dair taahhütte bulunduk. Bu proje bunun bir ön hazırlığı. Önce, nerede ne kadar harcanıyor, envanterimizi çıkaracağız, sonra da ileriye yönelik bir plan oluşturacağız.
Çöp gazından enerji elde edilmesiyle ilgili bir ihalemiz var. Bu da gerçekleşirse hem emisyonda azalma sağlayacağız hem de kendi enerjimizi üreteceğiz. Bu konuda belediyelere çok iş düşüyor. Biz bu konuda şanslıyız çünkü belediye başkanımız bu konuda oldukça duyarlı ama öte yandan çok az belediyenin bu konuyla ilgili çalışmalar yapması üzücü.

Bilgilendirme yaptığınız insanlardan nasıl tepkiler alıyorsunuz?



Bazı yanlış anlaşılmalar da olmuyor değil. Burayı ziyaret edenler “Bu evlerden her yere yapsanız” diyorlar. Zannediliyor ki bu bölgeyi buradan besliyoruz. Oysa kolay değil. Santral düzeyinde olacak bir iş. İnşallah göreceğiz yakında. Lisanslı elektrik üretimi başvuruları alındı ama henüz kimlerin nerelere yapacağı belirlenmedi. 500 kw’a kadar, sanırım şimdi 1 mw’a çıktı, lisanssız üretim yapılabiliyor. Bu miktarın üzerindekiler bir ihaleye girmek zorundalar. Bu konuda yasa 2010’un aralığında çıktı ama hala ağır aksak yürüyor. Biraz ağır gidiyor ama en azından yasa var. Şimdi biraz değiştirildi. Satış bedeli değiştirildi vs. Artık biz evlerde şebekeye bağlı çalıştırıyoruz. Gündüz üretim fazlamızı şebekeye satıp gece de satın alabiliyoruz. Yasada yerli ürünlere de bu yasada teşvik var. Bu konu tek tek tanımlamış. Hücre teknolojisine de teşvik var ama Türkiye’de olmadığı için işlevsiz. Yurtdışından hazır geliyor.

Yenilenebilir enerji konusunda ülkemizin konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yenilenebilir enerji konusunda Avrupa bizden çok ilerde. Bizde de çıkan yeni yasa umut verici. Yasadan dolayı şebekeye bağlı da çalışıyor artık sistemler. Dolayısıyla ekonomik hale geldi, aküye ihtiyacınız yok. Arz talepten dolayı, rekabetten dolayı fiyatlar da düşünce güneş enerjisi akıllı bir yatırım haline geldi. Kurumlar da yavaş yavaş ilgi göstermeye başladı. Özellikle cadde aydınlatması yapan Tedaş gibi kurumların konuya duyarlılık göstermesi çok önemli. Önce tasarrufluya geçip sonra tüm aydınlatmanın karşılanması önemli. Çünkü ana caddelerde çok büyük tüketimler söz konusu. Belediyelerin enerji konusunda zorunlu bir misyonu yok aslına bakarsanız ama biz şehrimizi seviyoruz ve bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

Bu tür sistemleri devreye sokmak isteyen vatandaşlar da oluyor mu?

Soranlar, adım atmak isteyenler var. Mesela biz de buradan vatandaşları Tedaş’a yönlendiriyoruz. Artık şebekeye bağlı sistemlerinizi çalıştırabilirsiniz diyoruz.

Nasıl çalıştırabilirler?

Gidip Tedaş’a bir başvuru dilekçesi verecekler. Projelerini götürecekler. Sonra da onay süreci başlayacak. Bu belli bir süre alıyor. Tedaş altı ay gibi bir süreçten bahsetmişti. Ama yakın zamanda Tedaş’a gittiğimizde başvuruları almadıklarını öğrendik.

Neden peki?

EPDK yönetmelikte düzenlemeye gidiyoruz diye bir yazı göndermiş. Yeni yönetmeliği bekliyoruz gerekçesiyle bizim buradan yönlendirdiğimiz vatandaşın dilekçesini alıyorlarmış ama işleme koymuyorlarmış. Normalde yeni bir yönetmelik tamamlanana kadar eski yönetmelik geçerlidir. Ama bu tür keyfi uygulamalarla insanlar yılıyor ve uğraşmak istemiyorlar. Pratik bir yöntem yok. Yönetmelikteki detaylar da öyle; sistemi taşıyacak mı diye çatınızın statik hesabını dahi istiyor. Oysa her yerde günısılar var ve statik hesabı yok, ki bunlar fotovoltaik panellere göre çok daha ağır sistemlerdir.Bunu söylediğimizde de “Bir hata yapıldıysa devam mı edelim?” karşılığını aldık. Çatılar uydu antenleri ve günısıları tarafından işgal edilmiş durumda. Ayrıca güneş panellerinin gün boyu güneş alan bir yere kurulması ve 30 derece açının olması gerekiyor. Bu şehirlerde çok zor ama mesela yasa şunu da tanımış durumda. Eğer ikinci bir ev ya da arsanız varsa, oraya güneş panelleri koyup aynı şebekeyi kullanmak kaydıyla oradan aktarma ile kullanabiliyorsunuz. Bu tabiî ki bir şans. Çözümü çok çeşitli aslında ve kârlı da bir yatırım haline geldi. Amortisman süresi 6-7 yıllara, hatta daha da aşağılara kadar düştü. Elektrik fiyatları zaten bu kadar yükselirken amortisman süreleri otomatik olarak düşüyor. 25 yıldan fazla bir süre kullanacağınız bir sistemi 6-7 yılda amorti edebiliyorsanız akıllı bir yatırımdır. Üstelik bakım masrafı yok ve atmosfere de hiçbir zararı yok.

Son olarak eklemek istediğiniz?





Fosil yakıtlara ciddi oranda bağımlı bir ülkeyiz. Bu bağı koparmak çok kolay değil ama temiz enerji demek, aynı zamanda bizim bağımsızlığımız da demek. Avrupa artık yatırımlarını hep temiz enerji alanına yapıyor. Yeni bir haber okudum: Almanya 2,3 GW’lık fosil yakıt santralini kapatmış ve enerji ihtiyacının yüzd 20’sinden fazlasını yenilenebilir enerjiden karşılıyor. Ve düşünün ki bizim güneşlenme değerlerimiz Almanya’nın 2,5 katı. Biz tersinden gitmeye çalışıyoruz. Merkezden yayılması gereken bir şeyi biz vatandaşı bilinçlendirerek merkeze doğru çekmeye çalışıyoruz. Ve zor oluyor tabi kolay bir şey değil.

Sabiha Kötek

Önceki ve Sonraki Yazılar